Yarın günlerden cumartesi. Defne
Hanım’ın hafta sonları yalnız kahvaltı ettiği pek görülmemiştir. Ya
arkadaşlarına gider ya da onlardan birini/birkaçını misafir eder. Cuma akşamından alır telefonu
eline, başlar isimleri tuşlamaya. Arama sıralaması hiç değişmez. Birinci
önceliği Açelya’dır. O müsait değilse Nergis’i, o da müsait değilse Yasemin’i
arar. Gonca yedek kulübesindedir. Yedeğin yedeği ise komşusu Nevhan Hanım.
İşte yine o anlardan birindeyiz. Kulaklarımı örten yaprakları, rüzgârdan aldığım güçle geriye doğru ittirerek duydum konuşmaları; “yarınki kahvaltı konuğumuz Nevhan Hanım’mış.” Asil üyeler meşgul demek ki! Nevhan Hanım’ın bizim familyaya ait olmadığı ‘adından’ da belli zaten, bir de ortalık karıştıran haylaz kedisinden. Kim bilir yarın ne afacanlıklar yapacak Sarmal Efendi. Dalımıza, budağımıza basa basa tepemize çıkacak, saksıları devirecek, Defne Hanım’ın köpeğine tıslayacak, “mırıl mırıl beni de sevin, benimle de konuşun” diye cilveler yapacak. Hep rol çalıyor zaten. O araya girmese bu güzel kadınlar, bizden; bizlerin doğaya sunduğu eşsiz güzelliklerden daha çok söz edecekler. “Kurda, kuşa yuva olduğumuzu, tüm canlılara meyve, yemiş ikram ettiğimizi anlatacaklar birbirlerine. Çiçeklerimizden, tohumlarımızdan, yapraklarımızdan bahsedecekler. “Yapraklar bile çeşit çeşit; tıpkı biz insanlar gibi; kimisi yayvan, kimisi oval; kimi tüylü kimi tüysüz diyecekler; kimi uzun, kimi kısa; kimi sağlam, kimi hasta…diyecekler. Kimi suya, kime ışığa daha meyilli diyecekler.” Sabit ve sessiz duruşumuzla çoklarını yanıltsak da aslında bizlerin de bir iç dengesi, bir kimyası, bir hafızası bulunduğunu hatta insanlar gibi kuvvetli sosyal ağlara sahip olduğumuzu, acıyı hissedebildiğimizi konuşacaklar kendi aralarında.
Kızlar bir araya geldiğinde bahçemizde cereyan eden sohbet konularından biri de “Doruk.” Son günlerde sıkça bahsi geçiyor. Ben ilk başlarda dağların yüksek kesimlerinde, zirvelerinde yetişen, adını da bundan dolayı alan ladin ağacından bahsettiklerini sanmıştım. Meğer bu doruk bizim akrabamız doruk değil de Defne Hanım’ın Karadenizli sözlüsü Doruk Bey’miş. Özellikle Karadeniz Bölgesinde yerel halk doğu ladinine ‘doruk’ der. Doruk ağaçları; sarp yamaçlarda bile budanmadan ve dışarıdan yardım almadan uzayabilen, düzgün gövdeli, güçlü, kıymetli dostlarımızdandır. Umarım Defne Hanım’ın sözlüsü de bu isme layık, güçlü bir yapıya sahiptir. Meraklı hışırtılarımızı kahvaltı masasında gezdirirken Doruk Bey’le ilgili daha fazla malumat almaya çaktırmadan devam edeceğiz.
Gün ağardı çoktan. “Günaydın uzun boylu ağaç arkadaşlarım, günaydın camgüzeli, sultan küpesi, günaydın koca çınarım. Ev sahibemiz ancak uyandı. Tıkırtılarını duyar gibiyim. Hazırlık yaparken bunalmasın; ne dersiniz tatlı bir esintiyle karşılayalım mı onu?"
Bu nidamı duymuşcasına Defne Hanım da bahçeye çıktı gerinerek. Pembe yanakları ılık bir meltemle öpüldükten sonra hepimize “günaydın” dedi ve hızlıca işe koyuldu. Önce sedir ağacının gölgesindeki ahşap masaya kırmızı pötikareli örtüyü serdi. Çiçek desenli beyaz tabakları, çiçek desenli servis peçeteleri ile birlikte örtünün üzerine yerleştirdi. Gemlik'ten özel olarak getirttiği yeşil, siyah zeytinleri yağlayıp, baharatladı. Portakal reçelini, köy tereyağını ve petekli balı, üçlü porselen kaba koyup hepsini bir tepsi yardımıyla masaya götürdü. Peynir çeşitlerini ayrı bir tabakta tanzim edip etrafını yeşilliklerle süsledi. Sevdiğini bildiği için Nevhan Hanım’a krep de yaptı. O sırada demlenen bergamot kokulu çayın rayihası buram buram etrafa yayılıyordu. Kulpu kırıldığı için saksıya dönüştürdüğü ve içerisinde mor menekşeler büyüttüğü en sevdiği kupayı masanın tam orta yerine koydu. Bu son dokunuşla masası hazırdı artık.
Evet, uzun uzun anlattım. Sanki biraz da özendim. Her ne kadar bu hazırlıkların hiçbirisi bizim için değilse de, az sonra başlayacak tatlı sohbete iştirak edemesek de bunca hazırlığın, bunca hoş duygunun yarattığı atmosferde var olmaktan; Defne Hanım'ın yanında, yamacında ona yarenlik etmekten, onun dünyasını güzelleştirmekten son derece hoşnutuz biz.
Devam edecek...
Evet, her canlı bakım istiyor aslında. Karşılığını da hemen veriyorlar 😊🌺
YanıtlaSilağaçları çiçekleri hep çok severim onlarla ilgilenmek de güzel olur. bakalım hikaye nereye gidecek :)
YanıtlaSilHenüz ben de bilmiyorum hikaye nereye gidecek😇🌺🤚
SilAy bunun şarkısı da vardı Yıldız'cığım. Ne kadar da güzeldir.
YanıtlaSilELine sağlık keyifle okudum, çayın kokusu burnuma geldi:)
Teşekkür ederim Müjde ablacığım, sevgiler 😊🌺🤚
SilOkuyunca bir düşünüyor insan.
YanıtlaSilYalnız sandığımız hiç bir an, aslında yalnız değiliz.
Evde sadece kılıç bitkisi var. Toprağı değişmeli. Hep erteliyorum.
Çok kızıyordur bana çok.
Belki de 😇😊🌼🤚
SilDefne hanımın masasında olmak istedim, ne kadar güzel detaylandırmışsın Yıldızcığım kalemine sağlık, portakal reçelini çok severim, baharatlı zeytinleri de :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim Esracığım, 😊🌺🤚
SilYedeğin yedeği :)
YanıtlaSilNevhan hanım anlamış mıdır yedeği yedeği olduğunu
Sil😇😇🙃🙃
SilPek sanmam😄😄
SilYerin kulağı var derler o misal, her şeyi merak eden dinlenyen ağaclar, çicekler.. ne hoşlar.. :))
YanıtlaSilTeşekkür ederim canımmmm 🙏😊🌼🤚
Sildefnenin bahçesi de, kahvaltı spfrası da güzel görünüyor. gelmeyenler çok şey kaçıracak. doruk'un ladin olduğunu ilk defa duydum.
YanıtlaSilEvetttt kaçırdılar güzelim kahvaltıyı😇. Karadenize ladin ağacına doruk ağacı diyor yöre insanı. Çokkkkk teşekkürler ziyaret için 😊🤚
YanıtlaSilçayın kokusu buralara kadar geldi bizi de davet etmediler ama bir baskın yapabiliriz bence :P
YanıtlaSilÇayın kokusunu gönderebilmişsem tamamdır Lerzancığım. Yapın tabi bir sürpriz. Çok sevinir Defne 👍😊😍🌺🎈🤚
SilAyy ne kadar aynı ben bir yazı. Çiçeklerin hep bize sessiz ama çok şey anlattığını düşünürüm. Bir kaç gün sulamayı unutsam kendimi kötü hissederim. Her canlı bize Allah'tan emanet. iyi bakmalı çokça sevmeli
YanıtlaSilEvet hepsi de kutsal emanetlerimiz Sevda😊🌺🤚
YanıtlaSilhihi çok tatliş gidiyo, bi daaki bölümde herhalde kahvaltı olcaaak :)
YanıtlaSilEvet Deep, teşekkür ederim 😍🌺🤚
SilPortakal reçeli tadını merak ettim.Bir ara tarifini yazarsanız memnun olurum.
YanıtlaSilBu yaz ilk kez yaptım. Hiç fena olmadı. Galiba "Mis gibi yemek tarifleri" youtube kanalından izlemiştim yapılışını. Karpuz kabuğu reçeli de anlatıyor. Teşekkür ederim ziyaret için 😊🌺🤚
SilYediğin yedeği çok hoştu 😊Ne tatlı bir sohbettir böyle bakalım neler olacak gönlüne sağlık canım benim sevgiler 😊🌸
YanıtlaSilÇokkkkk teşekkür ederim canım, sağolasın🙏😊🌺🤚
SilÇok güzel olmuş devamını merakla bekliyorum ☺️
YanıtlaSilHiçbir zaman yalnız değiliz. Hayal gücüne ve düşüncene sağlık kızım...
YanıtlaSilÇok sevdim sanki bir an o bahçeye ışınlandım :) Devamını da okuyacağım 💓
YanıtlaSil