Bu haftaki sihirli kelimeleri sevgili Bonheur belirlemiş: kedi, film, keman, hasret, ağaç. Kendisine teşekkür ederek
öykümü bırakıyorum hemen. İyi okumalar, sağlıklı, mutlu yıllar dilerim.
SESSİZ NAĞMELER
Kemanımı usulca kılıfına koyup sahneden aşağıya
indim. Orkestra şefinin ağzından köpükler saça saça sarf ettiği sözler, ithamlar, pamuk ipliğine bağlı hevesimi tümden kaçırmaya yetmişti. Haksız da sayılmazdı. İki hafta sonra Anadolu
turnesine çıkacaktık ve eserlerin üzerinden bir kez bile tam kadro geçememiştik.
Assolistimiz nam-ı diğer Neriman Hoşses ve ona platonik bir aşkla bağlı olan kemancısı bendeniz Serbülent
Sağsöz, çoğu Türk filminde bilinegelen geleneği bozmamış, rolümüz ne gerektiriyorsa
onu yapmıştık; ben körkütük âşık kemancı, o görmezden gelen şarkıcı.
Provalara iştirak etmediği gibi arayıp mazeret bildirme zahmetine bile katlanmayan Neriman’a herkes kızsa da ben asla kızamazdım. Her türlü nazına, kaprisine göz yumar, haklı olduğum konularda bile münakaşaya girmezdim. Kabahatli olsa dahi her ortamda ağzım dolu dolu savunurdum onu, tıpkı az önce yaptığım gibi.
Son günlerde biraz rahatsız, biraz keyifsiz sanki. Benden başka arayıp soranı da yok. Gün boyu numarasını her tuşladığımda telesekreterin mekanik sesinden “aradığınız kişiye şu an ulaşılamıyor” mesajını dinledim. Peşi sıra gelen “lütfen daha sonra tekrar arayınız’ı, “lütfen gidip kontrol ediniz” olarak algılamaya başladığımda ise dayanamayıp evine gittim.
Beni, üzerinde pembe sabahlığı, elinde çay kupası, ayağının dibinde emektar kedisi ve nahoş bir yüz ifadesi ile karşıladı. Şaşırmıştı. Sanki başka birini bekliyormuş da onu hayal kırıklığına uğratmışım gibi hissettim. Buyur etsin diye bir süre bekledim. Hislerimi okumada belli etmese de her zaman çok
iyiydi. Sesini bütün zorlamalarına rağmen çıkaramayınca vücut diliyle içeri girmemi
söyledi. Fena üşütmüş olmalıydı. O kadar moralsiz, o kadar fersiz görünüyordu
ki onca yıl içimde biriktirdiğim her şeyi nasıl ertelemişsem edeceğim sitemleri de hiç düşünmeden hasıraltı ettim.
Birlikte salona geçip tekli koltuklarda karşılıklı oturduk. İşaret diliyle anlatamayınca kâğıt kalem almak üzere çalışma odasına gitti. Arkasından bir süre bakakaldım. Onu beklerken gözlerim etraftaki eşyalara takıldı. Duvardaki siyah beyaz sahne fotoğraflarının, konsolun üzerindeki taş plakların, plaketlerin, altın, bronz mikrofonların yerleri değişmemişti. Hatta fotoğraflardan birinde ben de vardım. Nağmelerine ümitsizlik sinmiş kemanımla birlikte Neriman’ın hemen yanı başındaydım, evet sadece yanı başında… Ne çok yakın, ne çok uzak, her zamanki gibi o iki adımlık, o uğursuz, o mesnetsiz mesafede...
Ne bekliyordum ki "kemancı başımın tacı" deyip kollarıma atılmasını mı? En güzel şarkılarını gözlerimin içine baka baka söylemesini mi? O, kafasında benim rolümü çoktan kesip biçmiş, repliklerimi yazıp elime vermişti. Ben onun sırtını yasladığı ağlama duvarı, duruma göre menajeri, bazen koruması, bazen de özel şoförüydüm.
Güzelliğinin aksine el yazısı öteden beri çirkindi. Okuduğum kadarıyla, günlerdir sesi kısıktı, geçmeyince doktora gittiğini, yapılan tetkikler sonrası 'ses teli felci' geçirdiğini öğrenmişti. Ayrıca hastalığa bağlı başka komplikasyonlarla da baş etmek zorundaydı. Bir ses sanatçısı olarak bel fıtığı olacak değildi ya!
Biricik ekmek teknesi, billur sesi; bırakın şarkı söylemeyi konuşacak kadar bile çıkmıyordu artık. Onu teselli edecek sözleri seçmekte zorlanıyordum. O yazıyor ben de ona yazarak cevap veriyordum. Hâlbuki kulakları gayet iyi duyuyordu. Bu aptal ısrarıma boyun eğdi. Kemoterapiden sonra saçları dökülen hastalara yalnız olmadıklarını hissettirmek, onlarla aynı duyguda buluşmak için saçlarını kazıtanlar gibi ben de onunla aynı duyguda buluşmaya çalışıyor, “bir, iki, üç tıp" oyunu misali kâh susup, kâh yazarak içinde bulunduğumuz ağır havayı hafifletmek istiyordum.
“Şu sıralar yaptığım tek şey yazmak”
diyordu. “Yazarak kendimle dertleşiyorum. Bilsen neler neler yazdım; 'film olur,
roman olur' dedirten cinsten. Ölürsem kitaplaştır, senaryolaştır, sonra da sat tamam
mı Serbülent? Kesin satış rekorları kırar. Benim hayatım bana yaramadı, inşallah başkalarına
yarar.” Artık yazmaktan yorulmuştu. Duraksadığı bir an; gözlerime o kadar derin, o kadar hisli bir biçimde baktı ki daha önce öyle bir bakış yakaladığımı hiç hatırlamıyorum. O an, umuda
dair cılız bir ağaç yeşerdi yüreğimin taaa derinliklerinde. O an, o bakışa onlarca anlam yükleyebilir, yüzlerce beste
yapabilir, milyon tane notaya aynı anda basabilirdim.
Sonra çekmeceye uzandı eli, daha önce kendine
yazdığı mektuplardan oluşan bir tomar kâğıt bıraktı avuçlarımın arasına. Ardından, kedisiyle
birlikte kumaşı yer yer eprimiş yeşil kanepeye cenin pozisyonunda kıvrıldı. Sanki bir daha uyanamayacağı derin bir uykuya
dalmıştı. Üzerini örtmek için etrafıma bakındım. Gözüm kanepenin kenarında duran el örgüsü, renkli battaniyeye ilişti. Üzerine örtmek için elime aldığımda kedisinin düşmanca bakışlarıyla karşılaştım. Ne o yaşlı kedisi, ne de o tiftiklenmiş battaniyesi kadar yanında, yakınında olamamış, tıpkı onlar gibi onu sarıp sarmalayamamıştım. İçine kokusu sinmiş battaniyeyi içime çektikten sonra desenleri arasına sevdamı da ilmekleyip üzerine örtüm. Ardından koltuğuma dönüp kendine yazdığı notları okumaya başladım:
“İşte huzurlarınızda sahnelerin yıldızı, medar-ı iftiharımız, billur sesli Neriman Hoşsesssssss…..” takdimleri, nidaları buraya kadarmış, her fani gibi sen de yolun sonuna gelmişsin Neriman. Ünün, şanın, şöhretin; devrin, sesin, nefesin tükenmiş. Pikabın altın iğnesi marazi bir notaya takılıp kalmış; dönmüyor, çalmıyor artık. Derin bir sessizliğin esiri olmuşsun. Sahnen bitmiş, perden inmiş, alkışların susmuş. En kötüsü de ne biliyor musun Neriman, o hüzzam şarkıdan cüda kalman, hani en çok senin sesinden, senin yorumundan sevilen:
Sesimde şarkısı aşkın figan olup gidiyor
Bahara ermedi mevsim, hazan olup gidiyor
O bitmeyen geceler, bir an olup gidiyor
Yazık yazık ki şu ömrüm viran olup gidiyor.
Beste: Selahattin İnal
Güfte: Hikmet Münir Ebcioğlu
Neriman’ın satırları uzayıp gidiyor… Kelimeler,
cümleler arasında kendime ait tek bir nota, tek bir satır, tek bir harf arıyorum. Serbülent’in
‘S’si, kemanın ‘K’si… Onun için bestelediğim nihavent şarkının güftesini arıyorum. İkimizi de kuşatacak düne, bugüne, yarına ait bir ümit ışığı arıyorum. Ama yok, yokuz, bize dair hiçbir iz, hiçbir işaret yok, ima dahi yok. Yazdıklarından anlıyorum ki o, yıllardır gelmeyen sevgilisine bense ona hasret kendi yazgımıza boyun eğmişiz. Hazan rengi satırların kucağında, ruhumu
kuşatan cümle ıstırapların ortasında, bana en son baktığı o his
dolu ifadeyi hiçbir zaman unutmamacasına beynime nakş etmeye çalışıyorum, sessizce inleyen nağmelerime ve dökülen gözyaşlarıma ilave olarak... Ata yadigarı kemanımla birlikte yetinecek başka da bir şeyim yok
zaten. Başka hiç bir şeyim yok…😔
Not: Tüm hakları ilgili yasalar çerçevesinde saklıdır.
Öyle güzel ki... Mest oldum okurken. Her bir kelimesi, her bir duygusu çok güzeldi. Sizin hikayelerinizdeki yaşanmışlık ve gerçeklik çok hoşuma gidiyor. En sevdiğim kurgular bu tarz kurgulardır. Hayatın bir kısmını alıp önüme koyulmuş gibi olanlar. Bu da onlardan biriydi. Serbülent o koltukta yanında kemanı, elinde mektuplar bir mektuba bir Neriman'a bakıyor. Gözlerindeki ifade bile zihnimde şu an. Neriman ise yorgun, takati yok hiçbir şeye gözlerini kapatmış. Kaleminize sağlık. :)
YanıtlaSilNe güzel bir yorum Bonheur, çok mutlu oldum, çok teşekkür ederim. Seçtiğin sihirli kelimelerle bu öykünün mimarlarından biri de sensin. Mutlu yıllar,sevgiler canım :))
YanıtlaSilMutlu yıllar size de. Sevgiler. :)
SilÇok etkilendiğimi belirtmek isterim. Eski Türk filmleri tadında; nostaljik, tozlu sahnelerin emektar müzisyenlerine ait anıları anlatan siyah beyaz bir film izledim sanki. Bir meyhane eksikti. Kavuşamamanın acısını unutturacak salaş bir mekan. Şen şakrak fasıllar ile müşterilerini eğlendiren, Kemancı Sami, Udi Nedim, Tamburasız uyuyamayan Seyfi'lerin mesai bitiminde kazandıkları üç kuruşun yarısını müdavimi oldukları meyhanede ezmeleri. Eğlendiren fakat bir parça eğlenmeye hasret binlerce müzisyen gibi..
YanıtlaSilMerhaba Taner Bey, ziyaretiniz ve değerli yorumunuz için çok teşekkür ederim, çok mutlu oldum. Öyküyü zengin hayal gücünüzle zenginleştirdiniz.
SilBiraz uzun oldu. Gözüyle cetvelleyen okumadan kaçabilir diye düşündüm ama okunuyor galiba 😇🙃.
Bu aralar blog sayfanızda çok aktif değilsiniz sanırım, yeniden yapılandırıyorsunuz gibi geldi bana. Kelime oyunu serisi tam size göre aslında. Bence siz de katılın ve biz de sizin hayal diyarlarınıza yolculuk yapalım. Mutlu Yıllar 😊🎈🌺🤚
Çok haklısınız Yıldız hanım. bu aralar yeni işimden dolayı pek vakit ayıramadım blog tarafına. Ama bahane olmamalı. Yazmak, rehabilite ediyor bir bakıma. Ruhun tamiri, bakımı gibi.Yılın son günü bir hikayem geliyor. Ben gelmişken yeni yılınızı kutlarım. Keyifli hikayelerinizi okumak ümidiyle. Selamlar sevgiler
SilSanki sayfalar dolusu bir romanı devirmiş gibi hissettim kendimi okurken. Kisa bir anlatımla, cok yönlü o kadar çok detay ve duygu sigdirmissiniz ki, tebrik ederim. Mutlu son olsun isterim hep hikayelerin sonunda. Nedendir bilimez; acıklı sonları unutmam, daha bir etkiler beni. Mutlu sonlar ise pek kalıcı olmaz hafızamda. Yüreğinize sağlık. Bu arada ben de blogumun anasayfasina telif ile ilgili bir bilgilendirme koydum. Cunku tamamen özgün yayınlar paylasan bloglarlar için bunun cok doğru olduğunu düşünüyorum. Yerinde bir not eklemişsiniz, başarılı bir yazi. Yurekten sevgiler
YanıtlaSilÇokkkkk teşekkür ederim bu güzel yorumunuz için. Beni o kadar motive ediyor ki bilemezsiniz. En derin sevgi ve selamlarımla 🙏😊🌺🤚
SilFilm tadında olmuş.
YanıtlaSilDamakta tadı kalanlardan.
:)
Teşekkür ederim 🙏😊🌺
SilYaaaa zavallı Serbülent:( Neriman'a niye uzulemedim ki :)
YanıtlaSilKaleminize sağlık..Çok net belirdi her sey zihnimde, görüntüler akip gitti kelimelerle.Sadri Alışık'ın filmlerde ki edası düştü aklıma Serbulent'in iç seslerinde.
Evet😊, işlenmesi gereken kelimeler önce beni, sonra da sizi eski Türk filmlerine doğru götürdü. Birlikte nostalji yaptık😊🌺
Silheey ne güzel, nostaljik, duygulu, tam tipik türk filmi, türk sanat müziği, bu bir kısa film olsa, bu bu konuşan amca tipik tam sadri alışık, mükemmel olur, kadın da neriman köksal :)
YanıtlaSilEvet Deepsi rolün hakkını çok güzel verirlerdi kesin🥰. Allah:tan rahmet diliyorum her iki üstadımıza da🙏
SilFilm izler gibiydim! Kaleminize saglik...
YanıtlaSilÇokkkkk teşekkür ederim 😊🌺🤚
SilSevgili Yıldız bugünde kelimelerde buluştuk :) yazınız o kadar içten geldi ki ruhumda hissettim :) Yazmaktan hiç vazgeçmeyin olur mu ?
YanıtlaSilTeşekkür ederim Esracığım :))
SilÜmitsiz aşklar üzmüştür hep beni
YanıtlaSilÇok teşekkürler, mutlu yıllar :))
YanıtlaSilZiyaretin ve yorumun için teşekkürler Cem, mutlu yıllar :))
YanıtlaSilDiğer arkadaşlar kırılmasınlar ama okuduklarım arasında bu haftanın en güzel yazısı bu. Cümleler yerli yerinde, zamanlar düzgün, dil akıcı, kurgu güzel ve de öyküye yakışan bir adı var. Ben beğendiğim yazıyı söylerim, beğenmediklerimi de lisan-ı münasiple eleştiririm. Bazı öyküler başlıksız yazılmış bu hafta. Hatırlatmayı son anda unuttum onlara. Sizin öykünüzün adı da yakışmış, başka söze ne hacet. Mutlu anlarla dolu yeni bir yıl dilerim, kaleminize kuvvet:)
YanıtlaSilMr. Kaplan, bu güzel görüşünüze, değerli yorumunuza çok teşekkür ederim. İnanın çok mutlu oldum🙏😊😊. Sizin öykünüz de çok çarpıcıydı. Bu etkinlik sayesinde üç beş kelimenin rüzgarıyla, tılsımıyla neler neler yazılabileceğini hep birlikte öğrenmiş olduk. Sizi ve şahsınızda bu seriye katılan herkesi kutluyorum. Yazıları okuyan, yorum bırakan herkese çok çok teşekkür ediyorum. Mutlu seneler 🙏😊🌺
SilOkurken içinde buldum kendimi. Bitmeseydi keşke akıp gitseydi daha da çok... kelimeleri ne kadar da güzel seçmişsiniz. Kaleminize sağlık (:
YanıtlaSilÇokkkkk teşekkür ederim, eksik olmayın. Sevgiler selamlar 🙏😊
SilEdebiyat dünyasının değerli üstadlarından birini anımsatmışsam ne mutlu bana. Çokkkkk teşekkür ederim İlkaycığım, sağolasın. En derin sevgi ve selamlarımla 🙏😊🌺
YanıtlaSilBayıldım gerçekten beni alıp gitti öykünün için de buldum kendimi bir an 😊Şahane bir Türkan şoray, hülya koçyiğit Sadri alışıklar gelip geçti yüreğine kalemine sağlık canım benim sevgiler..Ah ah inşallah bir gün bende böyle öyküler yazmayı beceririm 😊 sağlıklı mutlu yıllar olsun inşallah 😊
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim canım, sağol. Sana da da mutlu yıllar. Herşey gönlünce olsun inşallah :))
SilSabah hikayeleri okumaya devam ediyordum ki, öykünüz beni benden aldı. Siz neler yazmışsınız öyle :) Bir sinema kapısından içeri girdim ve derin hisleriyle bir kemancının, bazen güldüren kendini yerme düşünceleri, bazen duygularıyla harmanlamış olduğu ve karşılık bulmadan yitip gidecek bu hislerin verdiği hüzünle dalgalandım durdum. Yıldız, cidden tebrik ediyorum sizi.
YanıtlaSilYeni yılda sağlık, huzur ve neşe diliyorum. Sevgiler, <3 :)
Çokkkkk teşekkür ederim, Bu güzel yorum çok mutlu etti beni🙏. Buradaki mesajlar bu yılki yeni yıl hediyelerim🎀🎀🛍️🛍️. 2021 bütün olumsuzlukları tez vakitte unutursun inşallah. Mutlu yıllar, sevgiler selamlar 😊🌺🎈
SilHerkes gibi ben de bir film izledim sanki okuduğum en güzel hikayelerden biri olmuş😍 emeğinize sağlık tebrik ediyorum. 2021 güzellikler getirsin mutlu yıllar ♥️🎄
YanıtlaSilÇok teşekkürler Rose, evet 2021 hepimize güzellikler getirsin inşallah.
Silyine çok güzel bir hikaye olmuş beni de hüzünlü duygulara fırlatıp attın. aşk öyle ağır bir şey ki mutluluğa ulaşması imkansıza yakın. ayrıca hiçbir şey de kalıcı değil her şey muhakkak yaşlanıyor. ne güzel ne hüzünlü bir hikaye olmuş emeğine sağlık :)
YanıtlaSileğer vaktin varsa ve yapmadıysan seni mime davet ediyorum adı da KİTAP SAYFALARINDA KAYBOLMAK
Teşekkür ederim Hilaciğim, mim davetine en kısa zamanda icabet etmeye çalışacağım. Sevgi ve selamlarımla :))
SilMerhabalar.
YanıtlaSilAnlatım tarzı, kurgu, tasvirler vs. öyle müthiş bir şekilde bir araya gelmişler ki, büyük bir keyifle ve hiç sıkılmadan zevk alarak okudum. kaleminize ve yüreğinize sağlık ve mutluluklar dilerim.
Bu vesileyle 2021 yılının umutlarımızın yılı olmasını diler ayrıca yeni yılınızı kutlarım.
Selam ve saygılarımla.
Çok teşekkür ederim motive edici, güzel yorumunuz için Recep Bey. Size de sağlıklı, mutlu, huzurlu yıllar olsun :))
SilCanım kelimeleri kullanarak ne büyülü ne müthiş bir öykü yazmışşsın tebrik ederim seni :)
YanıtlaSilTürk filmi tadındaydı gerçekten :)
Ayrıca mutlu seneler Sibelcim :)
Teşekkür ederim Sevilciğim. Mutlu seneler, sevgiler, selamlar beden de :))
Silben hikayenizi okurken kendimi kitap okuyormuşum gibi hissettim çok güzel bir öyküydü canım kelimesini kullanarak güzel bir iş başarmassınız : )
YanıtlaSilTeşekkür ederim 😊
SilProfesyonel bir öykü olmuş, çok çok çok güzel. Yeşilçam filmi gibi:)
YanıtlaSilÇok çok çok teşekkür ederim😊🌺🤚
SilKelime oyunu akıl oyunları gibi bişe mi acaba
YanıtlaSilVerilen anahtar kelimelerle öykü yazıyoruz.
SilBu kelime oyunu yazılarını çok seviyorum... :)
YanıtlaSilEvet gerçekten beni de daha üretken kıldı :))
SilÇoğunluğu temsil etmese de oluyor sanırım :))
YanıtlaSilBen, bu hikaye hakkında bir şey yazamam, ama saygıyla eğilirim valla... Teşekkürler 👍
YanıtlaSilEstağfurullah, çokkkkk teşekkür ederim, çok mutlu oldum 🙏😊🌺🤚
Silvovv! Tek kelimeyle "ustaca" Harika
YanıtlaSilÇokkkkk teşekkür ederim 🙏😊🌺🤚
Sileski türk filmlerinden bir sahne izliyor gibi okuduum :) cümlelerin birbiri ardına sıralanışı ve eski kelimeler o kadar hoş ki ilk başta gözüme uzun görünmesine rağmen bir solukta okudum bitti valla kalemine sağlıık :)
YanıtlaSilÇokkkkk teşekkür ederim, uzunluğundan ürüküp kaçmadan okumana sevindim.
SilEllerinize sağlık, thanks you very much!
YanıtlaSilGerçekten çok güzel olmuş. Türkiye Yapay Zeka olarak sizi tebrik ederiz.
Oluşturduğunuz makale gerçekten harika. Bayıldık diyebiliriz efendim. Yapay Zeka Mühendisliği adı altında kurulan ilk yapay zeka platformuyuz. Sizi tebrik ederiz.
Saygılarla..