AĞABEYİM VE BEN

30

Merhabalar,

Anne Bebek dergisinin Ekim sayısı için çocuklarda cep telefonu kullanımına ait önemli bazı  hususları öyküleştirerek anlatmaya çalıştım. Dijital platformlardan dergiye ulaşamayanlar için yazıyı aşağıya bırakıyorum. Uzunluğu korkutmasın. Zira söz konusu çocuksa hiçbir şey sıkıcı olamaz 👩👨👧👦

Kapak sayfası resminden de anlaşıldığı üzere dergi bu ay da dopdolu. Ayrıca çocuklarımızla birlikte keyif alarak izleyebileceğimiz kaliteli çizgi-film ve animasyonlu film listesi de sevgili blog arkadaşımız Sevilciğimiz (Düş Tasarımcısı), tarafından kaleme alındı. Bu özel listeyi ve bu güzel yazıyı da kaçırmamanızı tavsiye ederim. Kalınız sağlıcakla...


AĞABEYİM VE BEN - ANNE BEBEK DERGİSİ

Yarın ağabeyimin on dördüncü yaş günü. Ben ondan daha sevinçliyim nedense. Doğum günü partisi, pastalar, arkadaşlar, hediyeler… Gerçi bizimkilerin hediyesi sürpriz değil. Uzun zamandır hayalini kurduğu cep telefonuna ancak kavuşacak. Benim ise daha iki yılım var. Çok emin olamasam da “Ağabeyime alınan kısmen bana da alınmış sayılır mı acaba?” diye geçiriyorum içimden. Ama sadece geçirdiğimle kalıyorum. Zira bizimkiler satın almadan önce öyle bir sözleşme metni hazırlamışlar ki telefon sadece bir iletişim aracı olarak kullanılacak. Bu sözleşme metnini namıdiğer; “Dijital Baba”;  Bilişim Uzmanı Orhan Toker’den uyarlamışlar. Ağabeyimi de taraf olarak toplantıya davet etmişler. Yani ağabeyim kendi göbek bağını kendi elleriyle kesmiş. Öğrendiğime göre her aile kendi hassasiyetlerine, çocuğunun yaşına, karakterine, ilgi alanlarına göre kendi maddelerini düzenleyebiliyormuş. Netice olarak biz dijital yerliler dijital göçebeler karşısında büyük bir yenilgiye uğruyoruz. Anlaşma metni ortaya çıktıktan sonra 13 maddelik kurallar silsilesi odamızın kapısına ferman gibi asılıyor. Sonra bana dönüp “İki sene sonra sen de aynı kurallara tabi olacaksın. Şimdiden bu maddeleri öğrensen iyi olur!” diyorlar. Ben de “Sağ olun, ‘telsiz aracı’na ihtiyacım yok. Kolumdaki saat-telefon da aynı işi görüyor zaten,” diyorum ukala ukala. O an ağabeyimin havası balon gibi sönüyor, sevinci kursağında kalıyor.

Özellikle ergen çocukları olan yetişkinlerin sözleşme metnini merak ettiklerini tahmin edebiliyorum. Onları kısmen anlıyorum da. Evlatları için örnek teşkil etsin istiyorlar. Anne-baba olarak haksız da sayılmazlar. Yaşıtlarımın yüksek müsaadeleriyle örnek taslağı aşağıya bırakıyorum o halde.  

1.   14 yaşındaki bir çocuk günde ortalama 2 saat telefon kullanabilir.

2.   Evde telefonsuz bölgeler olmalıdır. (Örnek: Yemek masası, yatak odası vb.)

3.   Telefonun kullanabileceği zaman aralıkları önceden belirlenmelidir (Örnek: Hafta içi ve hafta sonları ayrı ayrı düzenlenmek üzere; Sabah 10.00’dan önce; akşam 21.00’den sonra kısıt gibi.)

4.   Asla kullanılmayacak sitelerin listesi ve zaman geçtikçe izin verilebilecek sitelerin listesi önceden yapılmalı, zaman zaman denetleneceğinden çocuk haberdar edilmelidir.

5.   Göz sağlığı, dijital sağlık ve telefonun ömrü açısından oyun kullanımı/indirimi yasaktır.

6.   Sosyal medya hesabı herkese açık olmamalıdır. Mahremiyet korunmalı, kişisel bilgiler, kimlik bilgileri, banka hesap numaraları paylaşılmamalıdır.

7.   Uygunsuz fotoğraflar, ya da arkadaş fotoğrafları izinsiz paylaşılmamalı, kullanılmamalıdır. Parti, eğlence, yemek masası, ikram sofraları fotoğrafları paylaşılmamalıdır.

8.   Başkalarına gönderilen mesajlarda ve yorumlarda saygılı olunmalıdır. İzin verilmeyen mesajlaşma uygulamaları kullanılmamalıdır. Cinsel içerikli görsel ve metin paylaşımı yapılmamalıdır. Tanımadığı kişilerden gelen mesajlar ebeveynlere gösterilmelidir. Şüpheli durumlarda ebeveynlerin mesaj kontrolü yapma hakkı olduğu bilinmelidir.

9.   Siber zorbalık, iftira, tehdit gibi bilişim suçları hakkında bilgi sahibi olunmalıdır. Gerekli durumlar için ekran görüntüsü alma ve engelleme yapma teknikleri bilinmelidir.

10.Geçmiş izinsiz silinmemeli, telefona (izinsiz, yeni) şifre koyulmamalıdır.

11.Kurallara uyulmadığı takdirde telefon, ilk seferinde 1 hafta olmak üzere men edilir. 1 hafta sonunda telefon iade edilirken kurallar tekrar hatırlatılır. Bir dahaki kural ihlalinde yasak süresi 30 güne çıkarılır.

12.Telefonun dışındaki hayatın, içindekinden daha gerçek ve daha güzel olduğu unutulmamalıdır.

13.Bu bilgilere yetişkinler de sahip olmalı ve bu kurallara yetişkinler de uymalıdır.

Ağabeyimin bu kurallara harfiyen itaat edeceğinden zerre kuşkum yok. İnsanın önünde bu kadar düzgün bir rol model olunca haylazlık yapma isteği de tümden içine kaçıyor. Ahh, ağabeyim ahhh, masum yürekli, tatlı, dürüst ağabeyim benim.

Bizimkilerin bu resmî formalitelere, imzalara, yazılı-sözlü antlaşmalara olan sevdası nereden kaynaklanıyor pek bilemiyorum. Daha biz dört beş yaşlarındayken bile dışarı çıkmadan önce göz hizamıza inerek arka arkaya sıralarlardı:

Dışarı çıktığımızda, konu-komşuya, akrabaya, parka, alışveriş merkezine gittiğimizde:

-          - Tanımadığınız kişilerin peşinden takılıp gitmeyin.

-          - Tanımadığınız kişilerden ikram kabul etmeyin.

-          - Beğendiğiniz şeyi almak için sadece bir hakkınız var.

-          - Yere tükürmeyin, çöp atmayın.

-          - Oyun arkadaşlarınıza saygılı olun, kavga etmeyin…

türünden maddelerdi bunlar. Sonra babam, bize sıkı sıkı sarılıp sorardı. Anlaştık değil mi çocuklar? Sözümüz söz mü? Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın mı?

Pilavı çok seven biri olarak sözümü tutmazsam eğer kaşığımın orta yerinden, “çat” diye kırılacağını ve bir daha pilav yiyemeyeceğimi zannederdim. Bu korkuma rağmen bildiğimden de geri durmazdım. Ağabeyim ise doğası gereği itaatkâr olduğu için hiç sorun çıkarmaz, verilen tarifenin dışına asla çıkmazdı.

ANNE BEBEK DERGİSİ - AĞABEYİM VE BEN

Çocukken ebeveynlerimizin gözleri hep üzerimizdeydi. Hatta fazla üzerimizdeydi. Bir gece ağabeyimle gizli gizli zombi filmi izlerken aniden yakalanmıştık. O sırada kanalı değiştirme telaşıyla kucağımdaki mısır kâsesini yere düşürmüş, patlamış mısırları etrafa saçmıştım. Film boyunca suratı renkten renge girmiş olan ağabeyim, bu ani baskın karşısında pek de üzülmemiş hatta sevinmişti. Zira onu korku filmi izlemeye zorla ikna eden bendim. Ağabeyim telaşla, “fikrin kendisinden çıkmadığını, beni defalarca uyardığını ama söz dinlemediğimi” tüm gücüyle haykırırken bu itirafın bizimkiler tarafından çarçabuk kabul görmesine nedense hiç şaşırmamıştım.

Zaman içerisinde ağabeyimin çocukluğunu, ön ergenliğini daha eğlenceli hale getirme işini adeta görev edindim. Çünkü kendisi bunun için pek bir çaba göstermiyor gibiydi. On aylık bebekken bile annemin yere serdiği yaygıdan üç adım ileri emeklemez, bir biblo gibi olduğu yerde dakikalarca otururmuş ağabeyim. Bebekliğini heder ettiğinin farkına vardıktan sonra kalan ömrünü aynı vasatlıkta sürdürmesine gönlüm razı olamazdı. Ağabeyimin bu “kımıl kımıl” hallerine biraz hareket katmak, kendi enerjimi de biraz sağaltmak için her yeni güne yeni bir aktivite planlamaya başladım. Böylece hem daha çok eğlenebilir hem de ileride birbirimizin çocuklarına anlatacak hoş anılarımız olabilirdi. Ona göre absürt sayılabilecek bana göre ise sıradan denebilecek o kadar çok şey yaşadık ki birlikte, saymakla bitmez. Daha küçücükken, bayram harçlıklarımı cebime doldurarak onu, evimizin yakınlarındaki işlek caddelerden birindeki dondurmacıya gitmeye zar zor ikna etmiş, ‘ailemiz fark edene kadar geri dönmüş oluruz’ demeyi de ihmal etmemiştim. Planımı tıkır tıkır yürüttüğümü zannederken ebeveynlerin sihirli birtakım güçlere, üstün sezgisel yeteneklere, arkalarında bir çift göze sahip olduklarını unutuvermiştim. Dondurmacının avucunda, rengârenk bir minareye dönüşen külahı büyük bir iştahla kavramak üzereydim ki annemin elini omzumda hissettim. Elini neden ağabeyimin değil de benim omzuma koyduğuna yine hiç şaşırmamıştım. Akşamki aile toplantısına bir savunma hazırlamam gerekiyordu. Böyle bir durumu mazur gösterecek ne söyleyebilirdim ki? Çocuk aklımla pek çok saçma cümleyi arka arkaya sıraladığımı hayal meyal hatırlıyorum. O gün beni sabırla dinleyen ailem bugün de aynı sabırla beni dinleyip desteklemeye, bana kılavuzluk etmeye, ellerini omuzlarımda şefkatle gezdirmeye devam ediyor. O günlerde yaptığım yanlışlardan çıkardığım dersler sayesinde bugün daha iyi bir genç olmaya gayret ediyorum.  

Canım ağabeyimle upuzun bir yolumuz ve öğrenecek çok şeyimiz var elbette. Ne kadar büyük bir sevgi ve güven ortamında büyüdüğümüzü şimdiki yaşlarımızda çok daha iyi idrak ediyoruz. Öyle bir ortam ki farklı türlerin/karakterlerin aynı huzur ikliminde yetiştiği harika bir aura. Öyle bir ortam ki zambak ve orkidenin;  güvercin ve kanaryanın, söğüt ve çamın aynı çatı altında özel muamele gördüğü eşsiz bir mikro-klima. Öyle bir ortam ki farklı olduğumuz için kınanmadığımız, birbirimizle mukayese edilmediğimiz, bir birey olarak önemsendiğimiz, koşulsuzca sevildiğimiz eşsiz bir habitat…

 

Yorum Gönder

30 Yorumlar
  1. Harika bir yazı ve hiç uzun değil inanın:) Sesli bir şekilde eşim ve oğluma da okudum yazınıza:) Kaleminize sağlık Sibel Hanım, saygılar:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Sezgin Bey😊, yazıyı ailenize okumanıza gerçekten çok sevindim🙏.Çok teşekkür ederim. Evladınız için çok güzel bir rol model olduğunuzu düşünüyorum. Saadetiniz, muhabbetiniz daim olsun. Hepinize sevgiler selamlar 😊🤚

      Sil
  2. Ne kadar tatlı detaylar var yazıda. Yine harikalar yaratmışsın, eline sağlık canım. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Momentos, ziyaretin için, güzel sözlerin için çok teşekkür ederim. Benim için çok değerli bir motivasyon kaynağı olduğunu bilmeni isterim. Sevgilerimle😊🤚

      Sil
  3. Önemli bir konuyu ne kadar güzel öyküleştirmişsin canım,internet kuralları çok önemli tabii hele ki günümüzde.Harika bir yazı olmuş kalemine sağlık.
    Dergi bu ay dolu dolu gerçekten...Benim yazımdan da bahsetmişsin Sibelciğim teşekkürler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben teşekkür ederim Sevilciğim🙏. Gerçekten de içinde bulunduğumuz dijital çağda üzerinde durulması gereken konulardan biri sanırım. Faydalı olmuşsa ne mutlu bana.

      Dergideki yazın çok güzeldi, bahsetmeden geçmek istemedim. Bir başucu listesi hazırlamışsın. Eminim pek çok aile istifade edecek. Emeğine yüreğine sağlık canım. En derin sevgi ve selamlarımla 😍🤚

      Sil
  4. Evden izinsiz çıkıp, işlek bir caddeden kendi başlarına geçtikleri için Müfred. Yaşları henüz çok küçük. Teşekkür ederim ziyaretin ve yorumun için. Selamlar 😊🤚

    YanıtlaSil
  5. hımmmm, bunu gerektiği zaman okutmalı anne babalara :)

    YanıtlaSil
  6. 14'ü geçtim şimdikilere daha ilkokulda telefon alınıyor. Yeteri kadar ve düzgün kullanılırsa belli yaş için sorun olmaz ama insanlar sosyal medya, oyun bağımlısı olup çıkıyor ve zararlı içerikler dolu her yerde. Bu maddelere pek uyacağını sanmıyorum insanların. Büyükler uymuyor ki çocuklar taksın.
    Hikayen çok güzeldi Sibelcim. Kalemine sağlık. Kardeşimle beni anlatmışsın sanki. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Söylemesi, yazması kolay ama uygulaması zor kurallar, farkındayım ben de Duygucuğum. Ama yine de bir aile bile istifade etse, kuralların bir kısmı bile uygulansa yazı amacına ulaşmış olur benim için. Kardeşine ve sana sevgilerimi gönderiyorum canım.

      Sil
  7. çok önemli bir konuyu ne de güzel anlatmışsın. Ellerine emeğine sağlık tatlım. Keyifle okudum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim Lerzancığım, sevgiler selamlar :))

      Sil
  8. Göz hizasını inip konuşmak gerektiğini biliyordum ama uygulamıyordum. Hatırlattınız, teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben teşekkür ederim Recep Bey. Selamlar :))

      Sil
  9. Teorik olarak bildiklerimizi hayata da uygulayabilmek niyetiyle.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnşallah, çok teşekkürler Mustafa Bey :))

      Sil
  10. Çok faydalı bir paylaşım olmuş canım 👏👏👏

    YanıtlaSil
  11. Çok güzel bir yazı olmuş. Keyifle okudum. Bence herkesin okuması gerekiyor bu yazıyı. Bilgilendirici ve farkındalık içeriğiyle dopdolu bir yazı olmuş:))) Aslında hepimizin bildiği ama uygularken çoğu zaman yapmadığımız ve unuttuğumuz şeyleri çok güzel dile getirmişsiniz:))) Emeğinize sağlık:)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beğenmene sevindim. Çok teşekkür ederim. Sevgiler selamlar 😊🤚

      Sil
  12. Pedagojik olarak 14 olsa da uygulama hiç öyle olamıyor hem de geçtiğimiz 2 yıllık pandemi sürecinde internet ve ekranlar bir uzuvları gibi oldu malesef..
    Ama yazı çok güzel kendime de aldığım notlar var...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne yazık ki biraz öyle oldu.
      Çok teşekkür ederim ziyaret ve yorum için. Sevgiler selamlar :))

      Sil
  13. Düş tasarımcısının kalemine sağlık size de teşekkür ederiz. Güzel geçmişe götüren aşağı yukarı bir çok evde yaşanan bir hikaye tadında olmuş saygılar.

    YanıtlaSil
  14. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  15. Merhaba, yazınızla ilgili değil ama sizin görmeniz için yazıyorum bu yorumu... Konuşmuştuk zaten yine. :) Kitapları sevdiğinizi biliyorum, benim de yeni kitabım yayımlandı, blog'umdaki en son yazımda linkini bıraktım. Polisiye ve romantizm. Bir kış romanı. Okursanız uzun uzun detaylı kitap eleştirinizi mutlaka beklerim blog'unuzda. Çok sevgiler! :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnşallah Mert. Hayırlı olsun yeni kitabın. Okuyucusu bol olsun inşallah 🙏🧿🧿👍👏

      Sil
Yorum Gönder
Üst