Telefonu kapattı ve hazırlanmaya
başladı. Ne şekilde yapacağını tam olarak kestiremediği bir itirafta bulunması
gerekiyordu. Uzun açıklamalara gerek yok diye düşündü. “Bitti” diyecekti ve
bitirecekti. “Neden ve niçin ayrıntılarına girmek, istediği en son şeydi. Uzun
uzadıya konuşmak, suçlamak, suçlanmak, öfkelenmek, giderek
kabaran duygu patlamaları ile hiç arzu etmediği bir sona sapmak, onca güzel
hatırayı saygısızca bir kenara savurup atmak kapanış perdesine yakışmazdı. Bazı şeyler fazla söze gerek kalmadan da bitirilmeyi hak ediyor
olmalıydı.
Ruhsuz bedenlerini boş bir çuval gibi oradan oraya amaçsızca taşıdıkları yıllarda, bir arkadaş ortamında tanışmışlardı. Sorunlarını birbirleri ile yarıştırırken aldıkları hazzın uzun zaman farkına varmadan kısa sürede kaynaştılar. İz düşümlerinde problemler, paslı dillerinde gam, keder, mayalarında acı vardı hep. Hüzünle beslenip acıyla büyüttüler kendilerini. Ancak bir süre sonra problemler çözülmeye, acılar sona ermeye, keder ve hüzün dereleri giderek kurumaya başladı. Bir hal çaresi
aramak için çabalayacak sebepler tamamen tükendiğinde de ilişkileri bitme
noktasına geldi. Sadece bunu kabullenmekle ilgili bir sorunsalın
içindeydiler.
Veda randevusuna özenmek
istedi genç adam. Önce duş aldı ve sakal tıraşı oldu. Ardından ütülü bir gömlek
seçti ve ona uygun düşen bir ceket. Pantolona da ütü vurmak gerekti. Üşenmeden
ütüyü fişe taktı. Kılıç keskinliğinde, yedeksiz bir ütü izi bıraktığı pantolonu
dikkatlice giyindi. Aynada son kez kendine çeki düzen verdikten sonra anahtarı
alıp çıktı.
Her zamanki çay
bahçesinde, her zamanki bacağı kırık masada, bakışlarını birbirlerine
değdirmemeye özen göstererek uzunca bir süre oturdular. Ilık çayın tabağa
dökülen kısmına aldırış etmeden son yudumlarını boğazlarına düğümlediler. Kıyıya
vuran dalga sesleri zaman zaman diyalogsuz bıraktıkları boşlukları istemsizce dolduran
notasız bir fon müziği gibiydi. Birkaç yavan cümleyle sohbet başlamışken birden
atıldı genç kadın ;
- Sana bir şey itiraf edebilir miyim?
- Elbette
- Lütfen nedenini niçinini sorgulama.
- Sormam, tamam
- Ben ayrılmak istiyorum.
Kadınsı sezgiler rol
çalmış, ortam bir anda buz kesmişti. Bu hızlı hamle sayesinde kendisini
sevmekten vazgeçen adama kısaca kendini hatırlatmış, gururunu kırmasına izin vermemişti kadın. Başka yaraları sarmak üzere ayağa kalkıp masadan hızlıca uzaklaştığında ise arkasından
öylece bakakaldı acılı genç adam.
Bu sıcak yaz günlerinde
okuma zahmetine katlanan siz değerleri blogcanlara Temmuz ayı hediyem olsun bu
kısa öyküm.
Sevgilerimle :))
(Her hakkı saklıdır)
Keyifle okudum, teşekkürler :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim Handan :))
SilSevgiler selamlar :))
Ayrılıklar her zaman kötüdür. Güzeldi. Emeğine sağlık canım :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim Beydacann
YanıtlaSilmuhteşem bi itiraf :)
YanıtlaSil"Her dem yeni doğarız/Bizden kim usanası," diyor Yunus Emre. Belki saçma oldu ama öykünü okuyunda bu söz geldinlemez aklıma. Güzel bir öyküydü.
YanıtlaSilDaha isabetli bir yorum olamazdı. Derdimi analatabilmisim sanırım. Çok teşekkürler öyküme kaçtığın için. Sevgiler
YanıtlaSilÇok sevdim öyküyü.. Akıl bitti deyince, gönüle susmak düşüyor bana göre. İkisi de aynı kararda ancak önce davrananın yüreği sularda... hayırlısı olsun diyelim. Eline sağlık :) Teşekkürler paylaşımına.
YanıtlaSilNe güzel bir yorum bu. Cansınnn :))
YanıtlaSilSevgilerimle :))
ooooo iyiydi, hatta iyi bir film sahnesi idi :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim Deep. Yorumun candır. Sevgiler
YanıtlaSilDurağan bir şeyler ancak bu kadar akıcı anlatılabilir. Tebrik ederim sizi.
YanıtlaSilCok tesekkur ederm bu kıymetli yorum için. Burdaki her bir geri bildirim her zaman hayalini kurduğum öykü ktabım icin beni o kadar yureklendiriyor ki. Sevgilerimle
YanıtlaSilKalemine saglikcanim 😊
YanıtlaSilÇok teşekkürler uğradığın için Derya'cığım :))
SilÇok güzeldi...
YanıtlaSilBeğendiyseniz ne mutlu bana :))
SilGüzel bir hikaye olmuş :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim Birsen. Sevgi ve selamlarimla
Sil