Merhabalar,
Sömestri tatilini fırsat bilip 1 haftalık bir aile gezisi organize ettik. Daha doğrusu her zamanki gibi eşim organize etti. İzmit ve İstanbul hattında gerçekleştirdiğimiz turumuzun en unutulmaz lokasyonlarından biri de Balat’tı.
İstanbul’da yaşayanların çok daha iyi bileceği üzere Balat, Avrupa Yakası'nda, Haliç kıyısında, Ayvansaray ile Fener arasında yer alan bir semt. Adı da, Rumca “saray” anlamına gelen “palation” kelimesinden gelmekteymiş.
2023 yılında UNESCO'nun desteğiyle Fener-Balat çehresi yenilenmeye, eski evler onarılmaya, çarşı-pazara hayat verilmeye başlanmış. Bugün bakıldığında antikacıları, ikinci el eşya satan eskicileri, butik/otantik kafeleri, vintage mağazaları ve cumbalı evleriyle çok renkli bir kültürel mirasa sahip diyebiliriz.
Üç büyük dine (Müslümanlık, Hristiyanlık ve Yahudilik) ev sahipliği yapmış bu semtte; camiler, sinagoglar, kiliseler, şapeller birbirlerine komşuluk etmekteler.
Zamanımız kısıtlı olduğu için biz ancak Yıldırım Caddesi’ni, Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi’ni, Merdivenli Mektep Sokağını, Fener Rum Erkek Lisesini, Merdivenli Yokuşu, Balat’ın meşhur renkli evlerinin sıralandığı Kiremit Caddesi’ni gezebildik. Araya tesadüfen denk geldiğimiz semt pazarı gezisini sıkıştırmayı da ihmal etmedik. Ancak vakti olanlar için Balat’ta gezilecek çok yer var.
İlk akla gelenler; Cibali Tütün Fabrikası, Cibali Şerefiye Sokak, Gül Camii, Balat Oyuncak Müzesi, Aya Nikola Rum Ortodoks Kilisesi, Aya Yorgi Kilisesi, Dimitri Kantemir Müzesi, Meryem Ana Kanlı Kilise, Demir Kilise, Sveti Stefan Bulgar Kilisesi, Balat Ahrida Sinagogu, Çıfıt Çarşısı, Surp Hreşdagabed Ermeni Kilisesi, Ferruh Kethüda Camii, Fethiye Camii ve Müzesi, Yavuz Sultan Selim Camii...
Aşağıya bırakacağım fotoğraflardan da göreceğiniz üzere çocuğumuzla buraya “Şakacı Semt” adını verdik. Zira her sokağında gülümseten görsellerle karşılaşmak mümkün. Tabelasında yazdığı gibi “Bazen Açık Terzisi”, yere halı serilmiş sokakları, Nuri Alço’nun afişinin sarkıtıldığı gazozcu dükkanları, kalp kırmanın yasak olduğu kafeleri, sokaklarında sallanan çamaşırları ile nostalji özlemimizi gideriyor adeta. Bu arada kedili kafeyi yani Cafe Naftalin’i de anmadan geçmeyelim. Hemen her masaya kıvrılmış kediler, misafirlerin sohbetlerine büyük bir zevkle eşlik etmekteler.
Eğer eski İstanbul’u solumak istiyorsanız Balat’ın tarihi sokaklarında kaybolmayı deneyebilirsiniz.
Gitmişken meşhur Balat turşucusuna da uğrayıp bardağı 20 TL'ye turşu suyu içebilir hemen karşısındaki pastaneden, tanesi 190 TL olan küçük bir kruvusanı, kilo aldırır endişesiyle yemeden es geçebilirsiniz :))
Bu güzel semte nasıl mı ulaşırsınız?
Taksim’den Hacıosman-Yenikapı metrosuna binip Haliç durağında inip 10 dakikalık bir yürüyüşle Balat’a varabilirsiniz.
Bu arada cep telefonundan çekilmiş fotoğraflarla ilk kez bir gezi yazısı yazdığımı belirtmeliyim. O yüzden benden bir Sezgin Bey (Hayat40tansonra), bir Nazlı Toaç performansı beklemezsiniz diye ümit ediyor, gidecek olanlara şimdiden keyifli geziler diliyorum…
Fener Rum Erkek Lisesi (Kırmızı Mektep)