GÜL
BAHÇESİ
Günün ilk ışıklarıyla birlikte uyandı. Yatmaktan usanıp pencerenin
hemen kenarına paralel konumlandırılmış divana, doğrulur vaziyette oturdu. Ağzını kocaman açarak odadaki
bütün eşyaları yutarcasına esnedi.
Ardından işaret parmaklarını eklem noktalarından bükerek gözlerini ovuşturdu.
Kollarını açtı ve iyice gerindikten sonra kendine "Günaydın" dedi.
Seviyordu kendi sesine uyanmayı. O sırada gözleri, annesinin yatağına dün
gece serdiği yeni çarşafa takıldı. Unutmuştu gül bahçesi içerisinde uyuduğunu.
Beyaz zemin üzerine işlenmiş kırmızı gülleri narin elleriyle okşadıktan sonra
derin bir iç çekti. Ardından, iri desenli kalın perdeyi sonra da sararmış tülü geriye doğru iterek sokak sahnesini izlemeye koyuldu.
İlk konuğu saniye sektirmeden hergün aynı saatte evlerinin önünden geçen Sermet amca idi. Derileri yer yer eprimiş evrak
çantasıyla birlikte mesaisine gidiyordu. Aynı anda sokağın diğer ucundan, kafasına yerleştirdiği yuvarlak, geniş siniyle birlikte simitçi çocuk belirdi.
Tek eliyle siniyi dengelemeye çalışırken diğer eliyle sermayesini yemekte bir
sakınca görmüyordu. Sıra sıra dizilmiş susam kokulu halkaları sevildiğini
bildiği adreslere taşımak onun için eğlenceli bir işti. Para beklemeden uğradığı birkaç fakirhaneye simitlerin en tazesini bırakıyordu. Servis araçları vızır
vızır sokaktan geçmeye başladığı sıralarda karşıki apartmanda oturan Habibe Hanım Teyze arz-ı endam eyledi. Ton ton gövdesini, al yanaklarını ve tombul ellerini çalıştığı lokantaya
doğru gönülsüzce sürüklüyordu yine. Bir yandan da onu uğurlamak için cama
çıkmış çocuklarına dönüp dönüp el sallıyordu.
Sokağın bu tatlı telaşesi gününü heyecanlı
kılan en önemli görsel şölenlerden biriydi. Bir de gidenlerin birer birer geri
döndükleri akşam saatleri vardı, kuşkusuz. Amcalar, teyzeler, ablalar, abiler ve okul
servisinden inen minik yaşıtları sabah nasıl çil yavrusu gibi işlerine,
güçlerine, okullarına dağılmışlarsa akşam olunca aynı semtte tekrar toplanıyorlardı. İşte o saatlerde Sermet Amca’nın omuzları biraz daha düşük, Habibe teyzenin
yüzü biraz daha bezgin bir hal almışken çocukların enerjisi sokakta oynayacak olmanın sevinci ile adeta tavan yapıyordu.
Annesinin ritmik terlik seslerini,
mutfaktan gelen kap kacak tıkırtılarını, yağlanması gereken kapılardan çıkan
gıcırtıları dinlemeyi seviyordu. Bütün bunlar bir evin salonundan ibaret yalın
dünyasını hareketlendiren sihirli melodilerdi. Her şeyin yolunda gittiğine işaret ediyorlardı.
Az sonra tavşankanı çay ve bir zeytin
tabağı eşliğinde kahvaltı tepsisi geldi yatağına. Gül desenli yeni çarşafına ekmek kırıntısı dökmemeye azami gayret sarf ederek kahvaltısını
bitirdi.
Sermet amca, Habibe teyze, simitçi ağbi ve
adlarını çok da iyi bilmediği diğer mahalle sakinlerinden toplanan yardım
paralarıyla protez bacaklarına kavuşmak için camın önünde geçirdiği son günlerdi. Kahvaltı tepsisini annesine doğru uzatırken
gözlerinin içine baktı. Minnet dolu gözler umut dolu gözlerle birleştiği anda evin
her yeri çarşaftakinden de güzel bir gül bahçesine dönüştü. Çaylarını yudumlarlarken yeni güne, yeni bir ömrün hayalini sığdırmaya çalıştılar.
(Her hakkı saklıdır)
Hiç solmasın gönlünüzün gülü
YanıtlaSilkonsun güllerinize mutluluk ve sevgi bülbülü
www.erhantigli.blogspot.com
Sizi de bloguma üyeliğe ve yorum yapmaya beklerim.
Çok teşekkür ederim bu kafiyeli ve güzel yorum için Erhan Bey. Takipteyim ben de :))
SilNe güzel bir öykü. Herkesin günü ve hatta tüm ömrü gül bahçesi gibi olsun. Sevgiler
YanıtlaSilTeşekkür ederim. Takipteyim. Benden de sevgiler selamlar :))
SilAaaa, sonundaki hüzünlü sürprizi çok beğendim, annesi tepsiyle kahvaltıyı yanına getirince hasta mı diye düşünmüştüm önce. Eline sağlık Yıldız'cığım, çok hoş bir öyküydü, yardımlaşmanın da güzelliğine değinmişsin. Çok teşekkürler:)
YanıtlaSilGüzel ablacığım, beğenmene sevindim. Yardımlaşma zengin, fakir farketmez birçoğumzun özünde var olan bir duygu öyle değil mi? Hele ki açılan el doğru adrese uzanmışsa daha da güzel oluyor. Allah kimseyi yapayalnız ve çaresiz bırakmasın.
YanıtlaSilFarklı. Tebrik ederim.
YanıtlaSilZiyaretiniz ve yorumunuz için teşekkür ederim :))
SilÇok güzel bir öykü sıcacık. Camdan bakarken izlediği manzarayı anlattığınız da sıcak bir mahalle ortamı düşündüm. Çok güzel duygular uyandırdı. Emeğinize sağlık 😊
YanıtlaSilTeşekkür ederim Saadet'ciğim, çok naziksin :))
SilGerçekten sıcacık bir öykü. Emeginize sağlık...
YanıtlaSilTeşekkür ederim Nil'cik :))
SilYazıyı okurda gözümde canlandı. Güzel anlatım. Kaleminize sağlık..
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Sevgiler :))
Siltakibe aldım sizi
YanıtlaSilyazılarınız bol
bloğunuz uzun ömürlü olsun inşaallah
bende beklerim siziii
sevgilerle..
Hoşgeldin Esma,
YanıtlaSilTeşekkür ederim güzel dileklerin için :))
Takipteyim ben de :))
Ne güzel anlatmışsınız.Kaleminize sağlık
YanıtlaSilYorum ve ziyaret için çok teşekkür ederim. Blogunuz hayırlı olsun. Ben de takipteyim :))
SilAnlattıklarını görmüş gibi oldum, hatta burnuma gül kokusu bile geldi.
YanıtlaSilCanım benim, teşekkür ederim :))
SilHocam çok güzeldi ellerinizden öperim...
YanıtlaSilİmkansız hayaller kurduğumuzda çok zengin olmayı vs gibi şeyler isteriz kimse yapabildiği şeyin hayalini kurmaz oysa zengin olmak imkansız değildir oysa en basit eylem olan yürümek bazen imkansız olabiliyor...
Umarım tüm karamsarlığa düşenler bahçesinde bir gül olarak açarsınız...
Saygı ve sevgilerimle...
Güzel yürekli Aslan, çok teşekkür ederim bu kıymetli yorum için. Kısa filminle benzer bir ana-fikre sahip bu öykü sanırım. Seninle gurur duydum. Ben de seni tebrik ederim
SilNe çok severim mahalle yaşamını. Çok güzel anlatmışsınız, her sahnesini yaşadım çocukluğumdan gelen.Bizler sokaklarda komşu teyzelerin salçalı ekmekleriyle top oynayan çocuklardır, eve giriş saati babanın eve dönme saatiydi. Ben de " Biz Olmak" yazımda temas etmiştim mahalleli olmanın güzelliğine. Yorumlarınızı merak ettiğim için aşağıda linkini paylaşmak istiyorum. Emeğinize sağlık, içim ısındı.
YanıtlaSilhttp://egeninikiyakasi.blogspot.com/2016/12/biz-olmak.html
Çok teşekkür ederim yorumunuz için. Yazınızı beğenerek okudum ve yorumladım. Kaleminize, yüreğinize sağlık.
YanıtlaSilHikaye harika ötesi...
YanıtlaSilBir gül kadar narin, zarif ve güzel bir yaşamınız olsun.
Blog sayfanız inanılmaz güzel.
Hemen takibe aldım, sevgiyle... =)
Melissa'cığım, hoşgeldin.
SilBloguna uğradım, hayırlı olsun. Sıcak yorumun için çok teşekkür ederim.
Selamlar :))
Ayy Yıldız ne güzel bir öykü. Çok sevdimm
YanıtlaSilKitap kurtları beğeniyorsa ne mutlu bana o zaman. Teşekkür ederim cannnn :))
YanıtlaSilayyyyy yaz böyle şeyler işteeee sıcacıktııııı :)
YanıtlaSilSağol Deep'im, Derin'im, Sade'm :))
SilYüreğinize sağlık hocam, ne güzel anlatmışsınız :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim :))
SilBu kısa öykü gününüzü gül bahçesine dönüştürsün inşallah :)
YanıtlaSilOkurken insanın içini ısıtıyor..Özellikle son paragraf.
YanıtlaSilTeşekkür ederim Yeşim'im :))
SilGüzel ve içten bir öykü, ellerine sağlık =)
YanıtlaSilTeşekkürler ederim, hoşgeldinnn. Ben de takipteyim :))
SilNe kadar güzel ve içten bir öykü bu:) Betimlemeler, cümleler, olayların gidişatı ve sondaki buruk sürpriz.. Tek kelimeyle harika. Ellerine sağlık Yıldızcım :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim Kamer'ciğim :))
SilUzun zamandır öykü okumuyordum :) betimlemeleriniz muazzam kaleminize kuvvet olsun :) sevgiler..
YanıtlaSilTeşekkür ederim. Ziyaret ve bu güzel yorum beni mutlu etti. Takipteyim ben de:))
SilKalemine yuregine saglik canim.Yazinin guzelligi betimlemelerin harika olmus.
YanıtlaSilTebrik ederim💕😊
Teşekkür ederim İnci'ciğim. Sevgi ve selamlarımla :))
SilYeni yazı var mı diye uğramışken, sevgilerimi bıraktım. :))
YanıtlaSilCanım ablacığım ne kadar da zarifsin. Çok teşekkür ederim. Bu aralar olağanüstü bir trafiğin içindeyim. İnşallah en yakın zamanda güzel paylaşımlarda buluşmak dileğiyle :))
SilKocaman sevgi ve selamlarımla :))
Çok tatlı bir hikayeydi. Çok teşekkürler. Günün güzel geçsin canım :)
YanıtlaSilSağolasın Beyda'cığım. Senin de öyle günün, haftan, yılın, ayın ömrün çok ama çok güzel geçsin inşallah :))
SilAnlatımda nasıl başarılı olunur, cevabı burada. Su gibi aktı gitti, bir hoş, bir garip oldum... Harikaaa!
YanıtlaSilCanııımmm, çok teşekkür ederim :))
YanıtlaSilSevgilerrrrr :))
Finali yaraladı. Dilerim hiç bir çocuk bu durumla karşı karşıya gelmez.
YanıtlaSilHayatın içinde yaralar da var yaralılar da maalesef. Ama dediğin gibi hiçbir çocuk böyle büyük trajedilere maruz kalmasın inşallah Cem. Öyküsü bile sarsıcı zira.
Silhadiii son yazımı okuuuu ve berline gidip yorum yap, sen de yazcan yaaa öykünün devamınıı :)
YanıtlaSilBüyük bir zevkle Deepcannn. Teşekkür ederim :))
SilKaleminize sağlıkkk
YanıtlaSilTeşekkür ederim Sibella'cığım. İsmini sevdim. Beni izlemeye devam et, sana tatlı bir sürprizim olabilir :))
SilÖykünüz çok güzel olmuş. Bir kaç defa okudum. İnsanın umudu artıyor.En çok da şu cümleyi sevdim: "evin her yeri çarşaftakinden de güzel bir gül bahçesine dönüştü"
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim hem ziyaret hem de bu güzel yorum için. Öykümün beğeni görmesi ve bunun dile getirilmesi beni gerçekten mutlu ediyor.
YanıtlaSilİçinde bulunduğun her ortam güzel bir gül bahçesine dönüşsün inşallah. Sevgilerimle :))
Betimlemeler çok güzel. Sonu ise insanı hem duygulandırıyor hem de şaşırtıyor. Emeğinize sağlık. Çok güzel bir öykü :)
YanıtlaSilÇokkkkk teşekkür ederim İbrahim. 🙏😊🤚🤚
SilÖykünün ana temasının final cümlelerinde saklanması anlatımını her zaman çok sevmişimdir. Okur, öykünün gidişatı ile ilgili kafasında kurgu yaparken final cümlesi ile dağılır, bir garip olur. Öykünün kahramanının protez bacak beklemesi finali çokça dramatize etmiş. Çok etkilendim.
YanıtlaSilKutlarım nefis bir anlatım olmuş.
Çokkkkk teşekkür ederim Taner Bey. Hoşgeldiniz bloguma. Severek yazdığım öykülerimden biri. Beğenmenize sevindim. Selamlar 😊🤚
Sil