Merhabalaaaar,
Geçen akşam kız kıza toplandık laflıyorduk. Kız kıza dediysem yani
biyolojik yaşları kırk ve üzeri olan hatun kişiler.
Eğer dört beş kadın bir araya geldiğinizde ilk ve en uzun sohbet konunuz nörolojik, siyatik, genetik vb. sağlık
sorunları ise yaşınız kemale ermiş ya da ermek üzere demektir. “Dante gibi (ileri)
ortasındasınızdır ömrünüzün.”
Kızlardan biri bel ağrısından mustaripmiş meğer. Epeyce zaman desteksiz oturamamış,
yatamamış, kalkamamış. Ayakta uzun süre kalamamış. Velhasıl çok çile çekmiş, çok
canı yanmış ta ki ameliyat masasına yatıncaya kadar. Neyse şimdi gayet iyi, şükür. Anlatırken onunla empati kurdum. Haline üzüldüm. “Tahammül sınırın, ağrı
eşiğin ne kadar da yüksekmiş. Neden bu kadar harap ettin kendini? Neden bu kadar geciktin ki ameliyat için?”
dedim. O sırada yanı başımda oturan sohbeti hoş bir diğer arkadaşım atıldı;
“Biz çoğu kadın ağrı bizi neredeyse hastanelik edinceye kadar direnip, işimize devam etmiyor muyuz sanki?” Mesela ben; migrenim tutup da midem
bulandığında lavobaya koşup, kusup tekrar mutfaktaki işimin başına geri dönerim”
dedi, gülüşmeler eşliğinde.
Düşündüm de çoğu kadının hele bir de çalışıyorsa ayılıp bayılacak, nazlanıp
yatacak, kendine acıyacak vakti bile yok. O an burnundan, kulaklarından lavlar
püskürse, tansiyonu çıksa/düşse, her yerinden S.O.S’ler verse hedefe kitlenmiş
robot misali yapması gereken her neyse bir an önce onu yapıp bitirme derdinde,
telaşesinde.
Bilmem yanılıyor muyum ama özellikle eski jenerasyona; “öyle her şeye
mızmızlanmamaları, zayıflıklarını teşhir etmemeleri, herkesin yanında
ağlamamaları, acı karşısında diz çökmemeleri, yardıma muhtaç algısı
oluşturmamaları gerektiği işlendi sanki. Hal böyle olunca da herkes her şeyi kendi
içinde yaşadı. Süreçle beraber dışlanma, ayıplanma, yaftalanma korkusu ve büyüklerin
nasihatlerine itaat etme çabası birbirini destekledi. Yaralar, acılar,
ağrılar zaman merhemi ile birlikte kendi kendini pansuman etmek zorunda kaldı.
Kendimizi yine kendi kollarımızla sarıp sarmaladık. “Bu da geçecek elbet” diye avunup
durduk. Tahammül sınırlarımızı zorladıkça zorladık. Acı, ağrı, sızı eşiğimizi, bilinçaltına
işlenmiş kodlarla farkına varmadan anbean, günbegün yükselttik. Hâlbuki sıkıntıyı paylaşmanın, çare aramanın, zayıflık değil, sağaltıcı ve özgürleştirici bir hesaplaşma
biçimi olduğunu görebilmeliydik. Kaldı ki uzmanlar, ağrıların, vücudumuza daha
fazla zarar vermemizi önleyen bir uyarıcı olduğunu söylüyorlar. Benzer şekilde
stres de öyle. Örneğin ağır iş koşulları vb. sorunlar uzun süre devam ederse yaşadığımız yoğun stres, “hasta olabilirsin” mesajı taşımakta. Tedavi edilmeyen ve baskılanan ruhsal
sıkıntılar ciddi patolojik hastalıklara evrilebilmekte. “Bedenimizde görülen
bazı hastalıklar, ruhlarımızda saklanan hastalıkların küçük parçalarıdır” demiş
ünlü yazar Nathaniel Hawthorne. Alman doktor, filozof, müzisyen, hayvansever ve anti-nükleer aktivist Albert Schweitzer ise “mutluluk; iyi bir
sağlık ve kötü bir hafızadan başka bir şey değildir” demiş.
Mutlu ve sağlıklı olmak istiyorsak o halde, yapacaklarımız belli;
Günlük aktivitelerimizi güçleştirip, hareket kabiliyetimizi azaltmakta ve yaşam kalitiemizi bozmakta olan
ağrılarımıza kulak vereceğiz,
Uzun süre yoğun stres altında kalmayacağız,
Ağrıyı, acıyı, derdi, kederi sağlatacağız.
Tatsızlıkları unutmaya çalışacağız
Ve sizin bu listeye ekleyeceklerinizi dikkate alacağız
Sağlıklı ve mutlu günler dilerim efendim…
Küçük Dünya; "Önce Ben" demeliyiz diyor.
aaa; "Aksini yaparsak vicdan azabı duyuyoruz" diyor
Kaystros Tyrha' nın eşi de ağrılara meydan okuyanlardan.
Beyaz Yaka'lı; "ağrıları azaltmanın en etkili yolu egzersiz ve spor" diyor.
Kelebek Etkisi; "kafaya takmamayı öğrenmeliyiz" diyor.
fatmauzmez; "haklısın" diyor :))
Handan: "İşlerin yarım kalması bizi ağrıdan daha çok rahatsız ediyor" diyor
Duo Diyet: "Sorumluluklarımız, sağlığımızdan bir adım önde her zaman, son kısımdaki önerilere dikkat"diyor.
Camgüzeli; "Hayır demeyi öğrenelim!" diyor.
Sakura; "İşler beklesin" diyor
Tesrpabuclar; "Ruhumuzu besleyelim, kendimiz sevelim" diyor.
Beyda'nın Kitaplığı; "Rabbim korusun" diyor
Deeptone; "Helikopter anneler" diyor
Benim annem de sizin gibi en son doktora gidenlerden
YanıtlaSilO listeye "önce ben " demeyi de ekleyelim çünkü anneler en sona kendilerini bırakmayı sever.
Önerini derhal ekliyorum, teşekkür ederiiimmm :))
YanıtlaSilBizler o son fedakar kuşak olarak, artık iyice yaşlanan ebeveynlerimizin tüm ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıp, bir taraftan da evlatlarının ve torunlarının her işine koşarak, kendimizi her zaman 5., 10. sıraya koyup ya da sıraya bile koymayıp kendi istek ve ihtiyaçlarımızı göz ardı ediyoruz. Ama bu artık genlerimize işlemiş, aksini yapamıyoruz, yaparsak da vicdan azabından ölüyoruz
YanıtlaSilÇenebaz
Öyle bir sarmalın içindeyiz sanki :))
SilYazınızı okurken eşimi düşündüm. Takâtsız kalana, ağrıları dayanılmaz boyuta gelene kadar oturduğu vaki değildir. Her zaman uğraşacak bir şey bulur, enerjik, ruhu genç. Fakat bünye buna müsaade etmiyor işte. Ağrıları biraz dindiğinde büyük bir enerjiyle fırlıyor yerinden yeni bir işe. Kimseyi dinlemiyor, ben böyle mutlu oluyorum diyor:)
YanıtlaSilDemek çalışmak, üretmek ona kendini iyi hissettiriyor, o öyle mutlu oluyor. Kalınız sağlıcakla...
SilAğrıları azaltmanın en etkili yolu egzersiz ve spor. Vücut enerji harcadıkça kendine geliyor. Valla biz 30+ (ben 30 sonrasını 30+ olarak sabitledim) erkeklerin de benzer sohbetleri oluyor.
YanıtlaSil30 + olarak sabitlenmek güzelmiş :))
SilAslında kafaya takmama sanatını öğrenmek bir çok şeyi çözümler. Canımsın benim.
YanıtlaSilBu işin en büyük sırlarından biri bu bence de :))
YanıtlaSilSen de benim canımsın :))
ayyyy ne kadar haklısın yaş 40'ı bulunca nedense muhabbet sağlığa,çocukların sınavına ve hatta bazılarımız için menapoza bile uzanıyor:)))))
YanıtlaSilGüldürdün beni Fatma :)))))
SilBiz yapmazsak kimsenin yapacağı olmadığından bırakmak yerine aradan çıksın moduna giriyoruz. O anda evdeki o işin yarım kalması bizi ağrıdan çok rahatsız ediyor :D
YanıtlaSilKesinlikle bu duygu birçoğumuzda var bence de Handan.
SilSağlık çok önemli ya, ama sorumluluklarımız bi adım önde her zaman. Son raddeye gelinceye kadar direniyoruz, insanımızın mayasında var sanki. Mutluluğun şifresi ise son kısımdaki önerilerinde, çok teşekkürler.
YanıtlaSilBen teşekkür ederim Duo.
SilHah ha... eskiden kızlar hastalıktan şikayet ederse "hastalıklı bu kız" diye kimse istemeye gelmez evde kalırlarmış :)) Kolaysa hastayım desinler :)
YanıtlaSilBen de bir şey ekleyeyim "hayır demeyi öğrenelim derim :))
Kolaysa şikayet et değil mi? Öyleydi gerçekten :))
SilBen nedense bu anlattıklarının tam tersiyim. Canım tatlı galiba :D Zora pek gelemem, işler beklesin biraz :D
YanıtlaSilEn iyisini yapıyorsun, kutlarım seni :))
Silsauna sart;)
YanıtlaSilruhumuzu beslemeliyiz,kendimii sevmeyi ihmal etmemeliyiz
YanıtlaSilGüzel öneriler :))
SilBende öyleyim. Son ana kadar dr.gitmem. Zira senelerdir hastanelerde olunca insan gitmek de istemiyor. Rabbim beterinden korusun.
YanıtlaSilAmin canım.
Silvatansever cefakar türk kadınlarııııı kikiki helikopter anneleeer :)
YanıtlaSilEveeet Deep :))
Silanaların hepsi atom karınca :)
YanıtlaSilOlur olur öle arada ağrı sancı sıkıntı keder insanız sonuçta ama bence de aşırı mız mız olmamakta gerek ya çözüm neyse o yola gidilmeli genç kızlarımıza geçmiş olsun
YanıtlaSilKendimize çok yükleniyoruz bence, her şey mükemmel olsun ,yerli yerinde olsun, onu da bitireyim bunu da halledeyim derken bir bakıyoruz bedenimizi unutmuşuz ..
YanıtlaSilSonra bir bakıyoruz oramız buramız ağrıyor, beden beni hatırla mesajı veriyor..
Daha çok kendimizin ve bedenimizin farkında olmalıyız bence..
Güzel bir yazıydı Yıldızcım :)
Maalesef öyleyiz. Hasta da olsak aile ve işler önde geliyor.
YanıtlaSilBenim canım çok tatlıdır, mızmızlanırım, hemen hastaneye giderim yada ağrı kesici alıp yatarım mesela şimdi olduğu gibi :D
YanıtlaSilYine çok güzel bir yazı olmuş Yıldız. Çok çok önemli tespitler 👍 Küçük bir önerim olacak: Bence daha fazla paragraf yapsan okuması daha zevkli olur gibi 🙂
YanıtlaSilÇokkkkk teşekkür ederim Cem. Önerini dikkate alacağım 😊🤚
YanıtlaSilBu kadar derdi olan varsa geçmiş olsun demek düşer
YanıtlaSilNeryi düşünürsen orası ağrıyor 40 dan sonra :)
YanıtlaSil