Merhabalar,
Sizleri, Anne-Bebek Dergisinin aralık sayısı için hazırlamış olduğum "Kırmızı Çizgi" adlı öyküyle baş başa bırakıyorum. Bu ay da dopdolu olan derginin tamamına dijital platformlardan ulaşabilirsiniz. Hepinize mutlu bir hafta sonu dilerim...
KIRMIZI ÇİZGİ
Kırmızı çizgiiiiii
Kırmızı çift çizgiiiiiiiii
Pozitiiiiiffffff
İnanmıyorum.
Hamile miyim?
Evet, hamileyimmmm…
Ayyy ne yapılıyordu?
Seviniliyor muydu?
Doktora mı gidiliyordu?
Kimler aranıyordu?
Aman Allah’ım şaşkınlıklar içerisindeyim.
Hayat sen plan
yaparken, başına gelen
midir?
Oysa daha düne kadar üzerinde döpiyes, boynunda inci kolye, saçları ensede topuz, ayağında sivri topuklu pabuçlarla tam bir iş kadını, tam bir plaza insanıydım. Bu türden aksesuarlarla yaşımı, toyluğumu kamufle ediyor, kontrolümde çalışan üç beş kişi üzerindeki zayıf otoritemi pekiştirmeye çalışıyordum. Clara’nın asık suratlı mürebbiyesi Madam Rottenmeier’den biraz daha sevimlice, salınıyordum ofis koridorlarında. Şimdi ise iğne batmış balon gibi siniverdim olduğum yere.
Hemen Erman’ı aramalıyım. Durumdan onu haberdar etmeliyim. ‘Hangi Erman’ı şeklindeki sorunuza, altı yaşındaki ukala yeğenim Atakan’ın, ‘Doberman’ı cevabı ile karşılık vermeyeceğim elbette. Eşim Erman’ı arayacağım. Aynı şirkette birlikte çalıştığımız sevgili finans müdürüm, kim bilir nasıl bir reaksiyon gösterecek, bu planlanmadık sürpriz karşısında? Önüne hemen kara kaplı alacak-verecek defterini açıp “Evleneli daha iki yıl oldu! Borçlarımızı bitmedi! Dolar yükselişte! Borsa düşüşte! Cari açık tırmanışta! Kredi faizleri şu kadar! Biraz daha gezecek, yurt dışına gidecek, ev alacak, arabamızı yenileyecektik…” türünden bir şeyler mi geveleyecek yoksa bu düşüncelerini içine gömüp ‘bunu kutlamalıyız’ mı diyecek bunu gerçekten kestiremiyorum. Türlü türlü afacanlıklarıyla bizi çocuk yapma fikrinden tümden soğutan yeğenim Atakan’ın rolünü de unutmamak gerek tabi bu derin sorgulamada. Bir kuzeni olacağını öğrendiğinde o ne yapar acaba? Haşarı yeğenimin reaksiyonunu finansçı eşimden daha net tahmin ediyorum nedense. Çipil çipil bakan gözleri, her bir telinden ayrı bir hinlik fışkıran diken diken saçlarıyla karşımıza geçip sırıtacak önce. Sonra da çocuğumuzla ilgili hain planlarını arka arkaya uygulamaya koyacak: Düz duvara nasıl tırmanılır? Kanepe, koltuk tepelerinde nasıl dolaşılır? Her seferinde düşermiş gibi yapıp yürek nasıl hoplatılır? Uçan tekme nasıl atılır? Gergedancılık nasıl oynanır? Duvarlar renkli kalemlerle nasıl çizilir, boyanır? Çekmecelerin, dolapların içleri nasıl boşaltılır, bir bir öğretecek kesin.
Kendimi
yatıştıramıyorum
Şu an o kadar heyecan doluyum ki. Kendimi bir türlü yatıştıramıyorum. Beni nasıl günler bekliyor tasavvur edemiyorum. Üstelik anneliğe hiç hazır değilken, aslında bana da şefkat dolu bir anne kucağı lazımken… Ablamın hamilelik sürecini düşündüğümde içim bir hoş oluyor zaten. Yoksa onun gibi ilk üç ay kusup, son dokuz ay yatacak mıyım lavanta kokulu, güpürlü, fırfırlı yataklarda… Türkan Şoray Ediz Hun’u reddetti diye hüngür hüngür ağlayacak mıyım ekran karşısında? Yoksa Erman’ı gecenin saat on ikisinde ekşi erik avına mı yollayacağım? Son aylara doğru paytak bir penguen gibi dolaşacak, biri el atsa da oturduğum koltuktan kaldırsa diye bakacak mıyım melül melül? Aman Allah’ım biri bana cevap verip beni sakinleştirebilir mi lütfen?
Zihnim hiç ama hiç susmuyor. Ayrıca, Kadir’i arayıp durumu ona da izah etmemiz gerekecek. “Hangi Kadir’i?” diye soruyorsunuz yine, biliyorum. Deli Gadir’i değil elbette. Eşimle birlikte üniversiteden yirmi yıllık arkadaşımız, iş ortağımız hatta şirkette daha fazla hissesi olması hasebiyle tam zamanlı, kısmi patronumuz Şaşkın Kadir’i. Her durumda, her insana aynı şaşkınlıkla bakan bir yüz ifadesine sahip olduğu için bu lakapla anılır kendisi. Eminim bu haberi duyduğunda yüzünün hakkını ilk kez tam manasıyla vermiş olacak hatta bu sıfatı ile şaşkınlığının doktorasını yazacak. Tam da yeni bağlantılar peşinde koşarken, yurt dışına açılıp sık sık iş seyahatlerine çıkmamız gerekirken, zamanlama konusundaki kaygılı düşüncelerini yüzümüze vurmasa bari kadim dostumuz.
Haber
verilecekler listesi…
Bu habere kim sevinir, kim şaşırır diye kurup kaldırırken Erman’ın da benim de yıllar önce vefat eden anne-babalarımıza gitti aklım. İçim sızladı ince ince. O bildik, o yakıcı kor ’un harı yüreğimi yaktı. Hayatta olsalardı eminim en çok onlar sevinirlerdi. “Biz torunumuzla seve seve ilgileniriz kızım, sen hiç merak etme.” derlerdi. Anneanne ve babaanne yelek, patik, hırka örme işlerine ilk aydan itibaren başlarlardı. Dedelerin ilk hediyesi ise tuttukları takımın forması olurdu büyük ihtimalle.
Bu habere çok ama çok sevineceklerden biri de Selen. Hangi Selen sorusunun Atakan’ca cevabı belli: “Porselen.” Ah benim aziz yeğenim ah, bizi maruz bıraktığın hallere bak; kelime oyunlarıyla beynimize attığın kör düğümlere bak. Bilmeden ne refleksler geliştirmişiz, nasıl otomata bağlanmışız. ‘Selen’ derken, afacan Atakan’ın annesi, biricik ablam Selen’den bahsediyorum. “Oğluma kuzen geliyor demek,” diye çıldırır kesin. Ertesi gün Atakan’ın eskimeden küçülen kıyafetleriyle soluğu bizde alır. Kırk yıllık bohçacı edasıyla her birini önümüze tek tek serip akıcı bir de sunum yapar: “Bu ilk çiş kaçırdığı kıyafet, şu ilk emeklediği gün giydiği kıyafet, hah bu en çok kustuğu önlük bak, işte bu da üçüncü doğum gününde giydiği ceket, şu betmen, öbürü halkmen, diğeri gazmen kostümü…” diye sıralar da sıralar... Bizim ailedeki annelik geninin yüzde yetmişini ablam kapmış sanırım. Kalan yüzde otuz benim anneliğime yeter mi ki acaba?
Hımmm Dürdane teyzeyi de ayarlamak lazım şimdiden. Hangi Dürdane mi? Bizim sülalenin anne yarısı, joker dadısı ton ton Dürdane. Kuzenlerimden hamile olan yoktu değil mi? Yoktu yoktu. Acele edip dokuz ay sonrasına hemen ön-rezervasyon yaptırmalıyım. Çalışma takvimimi düzenlemeliyim. Bir alış-veriş listesi hazırlamalıyım: Zıbın, bez, biberon, tulum, battaniye, cam rende, ateş ölçer, puset... Resimli kitap ve abaküs, için henüz erken değil mi? Bak, az kalsın unutuyordum bebek telsizi, sterilizasyon cihazı da önemli… Aman yâ Rabbi... Bu nasıl bir panik hali böyle! Bilmediğim ne çok şey var, yapacak ne çok iş var…
Annelik
böyle bir şeymiş…
Demek annelik böyle bir şey. Haberini aldığın an başlıyor tatlı telaşlar. Biliyorum ki bazı şeyler artık eskisi gibi olmayacak. Önce yüksek ökçeli ayakkabılara, sonra döpiyeslere, akabinde uzun mesailere daha da önemlisi geçiştirilen öğünlere, gereksiz streslere veda edilecek. Hazırlıklar hız kesmeksizin devam ederken içime üflenen masum ruh, yavaş yavaş bedenini giyinecek. İlkin, ultrason fotoğraflarından sevilecek minik bezelyemiz. Ardından dar alanda çektiği halaylara eşlik edilecek; o anlarda “Aman dikkat et! Damara, kordona dolaşmayasın!” diye ikaz edilecek. Karnımın üzerinde şefkatle gezinen ellerim, pıt pıt atan minik kalbine dokunacak. Ilık nefesimle hemhâl olmuş yumuşak sesim ‘korkma, ikimiz de güvendeyiz’ diyecek. Ve sonra o büyük kavuşma gerçekleşecek. Kollarımız kanat olup bizi göğe çekecek. Bir süre dolaşacağız mavinin derinliklerinde. Huzurun, dinginliğin, saflığın mayasına çalınacağız gönül gönüle. Dönüş vakti gelecek sonra. Renkli balonlardan, yanıp sönen ışıklardan ve tarçınlı kurabiye kokusundan tanıyacağız yuvamızı. Kucak dolusu bulutla, büyük bir mutlulukla evimize süzüleceğiz. Seni yatağına yatıracağım usulcacık. Masum yüzüne, yumuk ellerine, minik ayaklarına bakacağım uzun uzun. Kadife tenine dokundukça, her yeri kuşatan o cennet kokunu soludukça kavuştuğumuz güne milyonlarca kere şükredeceğim. Evlat sevgisini doya doya yaşayacak, unvanların en güzeli ‘anne’likmiş diyeceğim. Layığıyla bakabilir miyim?’ endişeleri, öğrenip uyguladıkça yerini özgüvene bırakacak. Bebeğim ne zaman yürümeye başlayacak, ne zaman konuşacak derken ergenliği yaklaşacak. Ve biz o dönemlere özgü “Anne olunca anlarsın.” özdeyişinin bir kez daha üzerinden geçeceğiz.
Korkma
sakın!
Evimin pembe banyosunda, avucumda çift çizgili test aparatıyla, sadece birkaç dakika içinde ne çok şey geçti aklımdan. Elimi, yüzümü yıkayıp aynada kendime bakıyor ve durup özüme sesleniyorum:
“Selam sana telaşlı, heyecanlı, sevimli anne!
Ne kadar şanslı, ne kadar özel olduğunu bile sonradan idrak eden acemi ama gayretli anne!
Korkma sakın!
Kadınlara bahşedilen o en güzel, en ulvi
duyguyu deneyimlemek üzeresin. İçinde sakladığın sonsuz gücü yeniden
keşfedeceksin. Bil ki bu eşsiz serüvende asla yalnız değilsin. Zorlandığın,
tıkandığın yerlerde annelik içgüdülerin sana kılavuzluk edecek, sevdiklerinin
desteği hep yanında olacak. Bitir şimdi içsel sorgulamalarını. Siliver heyecanla
karışık sevinç gözyaşlarını. Ver o büyük müjdeyi. Ara tek tek Erman’ı, Selen’i,
Dürdane teyzeyi. Afacan Atakan’ı da unutma sakın. Hep birlikte yapacağınız çok
işler var daha; sevineceğiniz, gururlanacağınız çok şey var sırada…”
Yıldız eline sağlık.. hakikaten de elindeki testte çift çizgiyi gören her kadının aklından salisede ne düşünceler geçer harika aktarmışsın.. :) <3 Kadınların bu hızına hiç bir canlı yetişemez :)))
YanıtlaSil:)))) gerçekten de öyle
SilTeşekkürler Momentos'um. Sevgiler :))
ha haaa valla bak senden okuduğum en komik en şeker yazı bu olabiler :)
YanıtlaSilYaaaa, beğenmene çok sevindim Deepsii😍
SilAnnelik duygusunu, hele de o ilk haber anını hissetmek pek kolay değil biz erkekler için:) Ben Bartu'yu kucağıma alıncaya kadar da açıkçası pek babalık hissini anlayamamış, eşime destek için anlıyormuş gibi yapmıştım:) Ama tabi kucağıma aldığım ilk an tutamadığım gözyaşlarım kendime gelmemi sağlamıştı:) Emeğinize sağlık, çok güzel bir yazı Sibel Hanım:)
YanıtlaSilSizin yorumunuz da bir o kadar içten ve samimi. Bartu güzel bir aile ortamında büyüdüğü için çok şanslı. Yüzünüzü hep güldürsün inşallah🙏. Bu uzun yazıyı sabırla okuduğunuz için çok teşekkür ederim Sezgin Bey, sağolun 🙏😊🤚
SilAnnelik duygusunu annelerden başkası anlayamaz herhalde Yıldız Hanım:) Annelik çok kutsal bir vazifedir. Yine çok harika bir paylaşım olmuş. Tebrikler.
YanıtlaSilAnnelik gerçekten de çok kutsal. Çok teşekkür ederim Fatih Bey, sağolun. 😊🤚
SilO çift çizgi biraz korkutur beni... :)
YanıtlaSilEvet kimini çok sevindirir, kimini korkutur, kimini telaşlandırır😇🙃😊. Çok teşekkürler ziyaret ve yorum için 😊🤚
SilBen teşekkür ederim ^^
SilGerçekten çok güzel yazmışsın, geçen Cumartesi 3 ay önce bu çift çizgi ile karşılaşan arkadaşımız duygularını anlatmıştı aynı bu şekilde :) Üzerine hemen hastaneye gidip test yaptırmış, test sonucunda pozitif/negatif yerine hcG ve karşısında bir sayı olduğunu görünce bu seferde Google da sayının anlamını araştırıp 5 haftaya denk geldiğini görmüş. Hamile oldğumu bile sağolsun Google dan öğrendim demişti. Bir kadının yaşayacağı o telaşı o kadar güzel anlatmışsın ki bayıldım
YanıtlaSilSeviiimmmmciğiiimmm güldürdün
Silbeni gerçekten😄😄. Arkadaşın sağlıkla büyütsün bebeğini inşallah. Yazıyı beğenmene sevindim canım. Çokkkkk teşekkür ederim. Sevgiler selamlar 😍🤚
Çok güzel yazmışsın, o heyecanı hissettirebildin, kalemine sağlık. Bir yandan ilgiyle bir yandan buruk bir şekilde okudum. :)
YanıtlaSilAllah anne olmak isteyen herkese tattırsın bu güzel duyguyu. Teşekkür ederim Duygucuğum 🙏❤️
SilRabbim isteyen herkese tattırsın o mutluluğu. :)
YanıtlaSilAmin Recep Bey. Selamlar :))
SilVe aleykümselam. :)
SilEn kutsal meslek Annelik
YanıtlaSilEn kutsal meslek annelik :))
SilAllah her anneye güzel bir hamilelik ve annelik nasip eylesin bir de sağlıklı kucağınıza aldığınız zamanki duygular anlatılmaz yaşanır. Tüm çektiğiniz sıkıntıların ödülünü koklayıp öpmeye kıyamadığınız o anlarımı hâlâ unutamam ve üç tane oğlum iki torunum var çok şükür hepsi de hayatımızın en değerlileri.. Teşekkürler çok güzel bir yazı olmuş.. Okunası blogunuz var tebrik ederim sizi takibe alıyorum :)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim ziyaretiniz ve güzel yorumunuz için. Evlatlarınızla, torunlarınızla tüm sevdiklerinizle sağlıklı, mutlu günler diliyorum.
SilTeşekkür ederim amin bilmukabele..
SilTopuklu ayakkabı konusuna katılıyorum. İlk oğluma hamile kalmadan önce severek giyerdim 21 yıldır artık düz ayakkabılara alıştım ☺️
YanıtlaSilBen de rahatlıktan yanayım Deryacığım. Gerekmedikçe topuklu tercih etmiyorum. Sevgiler :))
SilÇok güzel ve akıcı bir öykü, annelik heyecanını okuyan herkese geçiriyor :))
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim sevgili Işın😊🤚
SilHarika bir yazı. Bir nesil sonra aynı heyecanı yaşadığımız bu günlere öyle denk geldi ve bir başka anlam kazandı ki. Bu arada Momentos'un Podcast'inden seslendirdiği Refika Müzeyyen Hanım öykünüzü de dinledim. Her ikinizi de kutlarım, çok beğendim:)
YanıtlaSilAaaa ne güzel haberrrr. Ne mutlu size. Tebrikler ederim👏👏🧿🌷🌷🌷🌷. İnşallah biz de tadarız. Öyküyü dinleyip beğenmenize de ayrıca sevindim. Ben de aynı şekilde bilmukabele ediyorum. Daha çok üretelim değil mi. İnsana harika hissettiriyor. Çok teşekkür ederim güzel haberiniz, yorumunuz ve ziyaretiniz için. 🙏😊🤚
SilCanım dergide de okumuştum bu güzel yazını..Gerçekten o kadar çok beğendim ki okurken seni tebrik ediyorum, kalemine sağlık ♥️
YanıtlaSilSevilciğim canım arkadaşım, beğenmene çok sevindim. Çok teşekkür ederim🙏❤️. Benim için büyük bir motivasyon kaynağı bunları duymak. Vesilenle önüme yeni bir yol açıldı ve bu yolda seninle yürümek harika bir duygu 🙏😍❤️🤗
Silo çift çizgi beklenildiğinde çok muhteşem bir his ama her şey zamanında güzel :)))
YanıtlaSilEvetttt Lerzancığım. Çokkkkk teşekkür ederim ziyaret ve yorum için 🤗🤚
SilBu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSilGülümseyerek okudum:))) Ne kadar tatlı bir yazı olmuş, cümleler o kadar akıcı. Bu duyguyu hiç bilmiyorum ama heyecanı fazlasıyla hissettim:))) Kaleminize sağlık, gerçekten çok güzel bir öykü olmuş:)))
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim sevgili Kitap keşfi🙏🤗😊🤚
SilHamileliğin öğrenilme anı birçok duyguyu birden yaşamaya sebep oluyor. Ne güzel ifade etmişsiniz. Keyifle okudum. Kaleminize sağlık.
YanıtlaSilMutlu yıllar diliyorum :)
Beğenmenize sevindim. Çok teşekkür ederim. Size de sağlıklı mutlu huzurlu yıllar dilerim 🤗🤚
SilSevgili Yıldız ne çok özlemişim yazını kalemine sağlık ♥️
YanıtlaSilBen de seni ve bu güzel yorumlarını özlemişim Esracığım. Hoşgeldin, iyi ki geldin 😍🤚
Sil