Merhaba arkadaşlar,
Bugün sizlere pek çoğunuzun yakından tanıdığı “Velhasıl Galata” adlı blogun yazarı Taner Koç’un yeni kitabından; Prefabrik Hayaller’den bahsetmek istiyorum.
Bu eserin ortaya çıkmasında, en büyük itici gücün ailesi olduğunu söylüyor Taner Bey. Zira kitap çıkarma fikrini “Kutup Yıldızım” dediği eşinden, motivasyonunu da evlatlarından almış. Bu kitapla kızlarına kültürel bir miras bırakmak; dijital çağın gençlerine hayal kurmanın, üretmenin önemini ve yaptıkları üretimin, ruhlarına yaşam enerjisi olarak geri döneceğini hatırlatmak istemiş. Kitabı çok özel kılan bir başka unsur ise tüm gelirinin Darüşşafaka Eğitim Kurumlarına bağışlanacak olması. Bu müstesna yaklaşımlarından dolayı Taner Bey’i ve alicenap ailesini tüm kalbimle tebrik ediyorum.
İçeriği de amacı kadar güzel olan eserle ilgili söylenecek pek çok husus var kuşkusuz:
Ritim Sanat Yayınları’ndan çıkan kitapta 29 adet kısa öyküye yer verilmiş. Aynı zamanda kişisel bloğunun da adı olan kitabın ismini çok beğendiğimi belirtmeliyim. Az sözle çok şey çağrıştırıyor ve kitabın ruhunu çok iyi yansıtıyor.
Kalıcı izler bırakmış olmalı ki öykülerinin bazılarını blog sayfasında daha önce okuduğumu anımsadım. Yaşanmışlık ve samimiyet duygusunu geçirmekte hiç zorlanmamış Taner Bey. Ayrıca doğa ve mekân tasvirlerini de büyük bir ustalıkla yapmış. Kitabı alıp okuyan pek çok kişinin yazarın ilk kitabı olduğuna inanmakta güçlük çekeceğini düşünüyorum.
Kitabın ikinci öyküsü olan Zaman Yolculuğu en beğendiklerim arasında oldu.
Karaköy İskelesi adlı eserinde vapur ve iskelenin cinsiyetlerini sorgulayıp çıkarım yaptığı satırlar da çok hoşuma gitti. Yazara göre “İskele kadındı. Yâri, sevgiliyi, kocayı bekleyen hep kadınlardı. İskele; yağmur, kar fırtına demez hasretini taş eder, yüreğine gömer, sevgiliyi beklerdi. Vapur da erkek olmalıydı; çalışan, didinen, kadınından uzak yolculuklara, hasrete fırtınalara, azgın dalgalar göğüs geren…”
Ah Şu Aşk adlı öyküsünde ise 'denizin çarşaf gibi olmasını' bakın nasıl dile getirmiş yazarımız: “Gökyüzünden ödünç aldığı mavi elbisesi ile pek bir alımlı ve nazlı deniz gün boyu devam eden bu oyunun sonunda yorulur. Güneşin hüzün dolu vedası ile akşam karanlığında uykuya dalar. Yufka yürekli tabiat ana gece serinliğinde denizciği üşümesin diye üzerine inceden bir çarşaf atar. İşte sabahın erken saatlerinde denk geldiğimiz ‘denizin çarşaf gibi olması’ tastamam bu yüzdendir."
Daha fazlasını okumak ve ihtiyaç sahibi çocuklarımıza katkı sunmak isteyenler bu kitaba https://ritimsanatyayinlari.com/urun/taner-koc-prefabrik-hayaller/ linkinden ulaşabilirler.
Arka
kapak yazısı ile sizleri baş başa bırakmadan önce Taner Bey’i tekrar tekrar kutluyor, mayasında
var olan yazma yeteneğini başka pek çok güzel eserle taçlandırmasını temenni
ediyorum.
ARKA KAPAK YAZISI
“Yazar
Taner KOÇ, 1971 yılının pırıl pırıl bir yaz sabahında Ankara’da doğar.
Balkanlardan göçüp Ankara bozkırlarına yerleşen atalarına olan özleminden bir
yanı Ankaralı diğer bir yanı ise Üsküplüdür. Çocukluk ve gençlik yıllarında unutulmaz
anılar biriktirdiği Tunalı Hilmi Caddesine, Kızılay’a, Çankaya’sına çok sevdiği
Ankara’sına yirmili yaşlarda veda edip İstanbul’a yerleşir. İstanbul, hayatına
anlam katan ve büyük izler bırakan eşi Suna Koç’u, biricik kızları İrem ve
İpek’i yazarımıza armağan eder. İstanbul yolculuğunda ise; Türkiye’nin önde
gelen birçok ulusal markasında satış ve pazarlama yöneticiliği yapar. Yıllar
geçmiş, yaşı ilerlemiş, bir parça yorulmuş yazara eşi bir fotoğraf makinası
alarak onu İstanbul’a yenilmekten son anda kurtarır. “Kırk dört yaşında
fotoğraf çekmeye hikâyeler yazmaya başladıktan sonra nefes aldığımı hissettim,
yaşadığıma çok sevindim” der bir yazısında. Kadrolu cankurtaran eşi bir kez
daha devreye girer ve yazarın hikâyelerini bir kitapta toplamasını ister. İşte
burada başlar yazarımızın yeni serüveni de. Yazar eşinin bu teklifini bir
şartla kabul eder. “Şayet bir kitabım veya kitaplarım olacaksa bu kızlarıma
adayacağım bir proje olmalı. Hayat, yıllarca çalışıp bir sahil kasabasında
emeklilik hayallerinin toplamı olmadığını bilmelerini isterim. Üretmelerini,
boncuktan dizilme bir kolyeyi dahi yapabilmenin ruhlarına katacağı pozitif
yaşam enerjisini görmelerini arzu ederim. İşte bu andan sonra hayat sizi
muazzam bir son ile sizi ödüllendirecektir. Yazar bugünlerde ikinci kitabı için
hazırlıklar yapıyor…”
Kitaba daha önce rastlamıştım, ilgi çekici görünüyor. Tanıtım için teşekkürler Sibelcim. :)
YanıtlaSilBen teşekkür ederim Duygucuğum. Sevgi ve selamlarımla 🤗🌺
Silblogda okuduğumuz öyküler mi yoksa hepsi blog dışı mı ki aceba :) okuycaz tabii zamanla :)
YanıtlaSilAnladığım kadarıyla Taner Bey, blogdaki seçkin öykülerinden bazılarına kitabında yer vermek istemiş, çok da iyi yapmış. Sevgiler Deep :))
SilNot aldım, bakacağım en kısa zamanda:) Haberim yoktu, sayenizde öğrendim:))) Teşekkürler tanıtım için:)))
YanıtlaSilBen teşekkür ederim :)) yeni bir keşif daha yapacaksın o zaman sevgili Kitap keşfi :))
Silİlgi çekici duruyor, evet. Göz atacağım mutlaka, teşekkürler:)
YanıtlaSilBen teşekkür ederim Zeynepciğim 🤗🌺🤚
SilSelamlar :)
YanıtlaSilKitabı daha önce görmemiştim ama tanıtımınızı okuyunca epey ilgimi çekti. Taner bey anlamlı bir kitap kaleme almış gibi görünüyor. Bizimle paylaştığınız için teşekkürler :)
Gerek içeriği gerekse de kutsal amacı açısından gerçekten de çok anlamlı bir kitap sevgili Mor Düşler Kitaplığı. Çok teşekkür ederim ziyaret ve yorum için 🤗🤚
SilBaşarılar ve bol satışlar dilerim. Bu ara ne yazık ki kitap çıkaran arkadaşlarımızı takip edemedim.
YanıtlaSilİnşallah okuru bol olur. Teşekkürler Deryacığım 🤗🤚
SilTaner beyi de seni de severek takip ediyorum. Başlığı görünce açıkçası deprem sonrası hepimizde oluşan apartmanda yaşama fobisiyle ilgili bir yazı sandım :)) Taner beye bol satışlı günler diliyorum
YanıtlaSilÇok teşekkürler Lerzancığım, 😊🤚🌺
SilBlog yazarlarının kitap çıkarması çok güzel :) Umarım güzel satış rakamları yakalar.
YanıtlaSil