BENİM GÜZEL MANOLYAM 2

30


AĞAÇLARIN DİLİ

Yarın günlerden cumartesi. Defne Hanım’ın hafta sonları yalnız kahvaltı ettiği pek görülmemiştir. Ya arkadaşlarına gider ya da onlardan birini/birkaçını misafir eder. Cuma akşamından alır telefonu eline, başlar isimleri tuşlamaya. Arama sıralaması hiç değişmez. Birinci önceliği Açelya’dır. O müsait değilse Nergis’i, o da müsait değilse Yasemin’i arar. Gonca yedek kulübesindedir. Yedeğin yedeği ise komşusu Nevhan Hanım.

İşte yine o anlardan birindeyiz. Kulaklarımı örten yaprakları, rüzgârdan aldığım güçle geriye doğru ittirerek duydum konuşmaları; “yarınki kahvaltı konuğumuz Nevhan Hanım’mış.” Asil üyeler meşgul demek ki! Nevhan Hanım’ın bizim familyaya ait olmadığı ‘adından’ da belli zaten, bir de ortalık karıştıran haylaz kedisinden. Kim bilir yarın ne afacanlıklar yapacak Sarmal Efendi. Dalımıza, budağımıza basa basa tepemize çıkacak, saksıları devirecek, Defne Hanım’ın köpeğine tıslayacak, “mırıl mırıl beni de sevin, benimle de konuşun” diye cilveler yapacak. Hep rol çalıyor zaten. O araya girmese bu güzel kadınlar, bizden; bizlerin doğaya sunduğu eşsiz güzelliklerden daha çok söz edecekler. “Kurda, kuşa yuva olduğumuzu, tüm canlılara meyve, yemiş ikram ettiğimizi anlatacaklar birbirlerine. Çiçeklerimizden, tohumlarımızdan, yapraklarımızdan bahsedecekler. “Yapraklar bile çeşit çeşit; tıpkı biz insanlar gibi; kimisi yayvan, kimisi oval; kimi tüylü kimi tüysüz diyecekler; kimi uzun, kimi kısa; kimi sağlam, kimi hasta…diyecekler. Kimi suya, kime ışığa daha meyilli diyecekler.” Sabit ve sessiz duruşumuzla çoklarını yanıltsak da aslında bizlerin de bir iç dengesi, bir kimyası, bir hafızası bulunduğunu hatta insanlar gibi kuvvetli sosyal ağlara sahip olduğumuzu, acıyı hissedebildiğimizi konuşacaklar kendi aralarında.  

Kızlar bir araya geldiğinde bahçemizde cereyan eden sohbet konularından biri de “Doruk.” Son günlerde sıkça bahsi geçiyor. Ben ilk başlarda dağların yüksek kesimlerinde, zirvelerinde yetişen, adını da bundan dolayı alan ladin ağacından bahsettiklerini sanmıştım. Meğer bu doruk bizim akrabamız doruk değil de Defne Hanım’ın Karadenizli sözlüsü Doruk Bey’miş. Özellikle Karadeniz Bölgesinde yerel halk doğu ladinine ‘doruk’ der. Doruk ağaçları; sarp yamaçlarda bile budanmadan ve dışarıdan yardım almadan uzayabilen, düzgün gövdeli, güçlü, kıymetli dostlarımızdandır. Umarım Defne Hanım’ın sözlüsü de bu isme layık, güçlü bir yapıya sahiptir. Meraklı hışırtılarımızı kahvaltı masasında gezdirirken Doruk Bey’le ilgili daha fazla malumat almaya çaktırmadan devam edeceğiz.

Gün ağardı çoktan. “Günaydın uzun boylu ağaç arkadaşlarım, günaydın camgüzeli, sultan küpesi, günaydın koca çınarım. Ev sahibemiz ancak uyandı. Tıkırtılarını duyar gibiyim. Hazırlık yaparken bunalmasın; ne dersiniz tatlı bir esintiyle karşılayalım mı onu?" 

Bu nidamı duymuşcasına Defne Hanım da bahçeye çıktı gerinerek. Pembe yanakları ılık bir meltemle öpüldükten sonra hepimize “günaydın” dedi ve hızlıca işe koyuldu. Önce sedir ağacının gölgesindeki ahşap masaya kırmızı pötikareli örtüyü serdi. Çiçek desenli beyaz tabakları, çiçek desenli servis peçeteleri ile birlikte örtünün üzerine yerleştirdi. Gemlik'ten özel olarak getirttiği yeşil, siyah zeytinleri yağlayıp, baharatladı. Portakal reçelini, köy tereyağını ve petekli balı, üçlü porselen kaba koyup hepsini bir tepsi yardımıyla masaya götürdü. Peynir çeşitlerini ayrı bir tabakta tanzim edip etrafını yeşilliklerle süsledi. Sevdiğini bildiği için Nevhan Hanım’a krep de yaptı. O sırada demlenen bergamot kokulu çayın rayihası buram buram etrafa yayılıyordu. Kulpu kırıldığı için saksıya dönüştürdüğü ve içerisinde mor menekşeler büyüttüğü en sevdiği kupayı masanın tam orta yerine koydu. Bu son dokunuşla masası  hazırdı artık. 

Evet, uzun uzun anlattım. Sanki biraz da özendim. Her ne kadar bu hazırlıkların hiçbirisi bizim için değilse de, az sonra başlayacak tatlı sohbete iştirak edemesek de bunca hazırlığın, bunca hoş duygunun yarattığı atmosferde var olmaktan; Defne Hanım'ın yanında, yamacında ona yarenlik etmekten, onun dünyasını güzelleştirmekten son derece hoşnutuz biz. 

Devam edecek...


Yorum Gönder

30 Yorumlar
  1. Evet, her canlı bakım istiyor aslında. Karşılığını da hemen veriyorlar 😊🌺

    YanıtlaSil
  2. ağaçları çiçekleri hep çok severim onlarla ilgilenmek de güzel olur. bakalım hikaye nereye gidecek :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Henüz ben de bilmiyorum hikaye nereye gidecek😇🌺🤚

      Sil
  3. Ay bunun şarkısı da vardı Yıldız'cığım. Ne kadar da güzeldir.
    ELine sağlık keyifle okudum, çayın kokusu burnuma geldi:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim Müjde ablacığım, sevgiler 😊🌺🤚

      Sil
  4. Okuyunca bir düşünüyor insan.
    Yalnız sandığımız hiç bir an, aslında yalnız değiliz.
    Evde sadece kılıç bitkisi var. Toprağı değişmeli. Hep erteliyorum.
    Çok kızıyordur bana çok.

    YanıtlaSil
  5. Defne hanımın masasında olmak istedim, ne kadar güzel detaylandırmışsın Yıldızcığım kalemine sağlık, portakal reçelini çok severim, baharatlı zeytinleri de :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim Esracığım, 😊🌺🤚

      Sil
  6. Yerin kulağı var derler o misal, her şeyi merak eden dinlenyen ağaclar, çicekler.. ne hoşlar.. :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim canımmmm 🙏😊🌼🤚

      Sil
  7. defnenin bahçesi de, kahvaltı spfrası da güzel görünüyor. gelmeyenler çok şey kaçıracak. doruk'un ladin olduğunu ilk defa duydum.

    YanıtlaSil
  8. Evetttt kaçırdılar güzelim kahvaltıyı😇. Karadenize ladin ağacına doruk ağacı diyor yöre insanı. Çokkkkk teşekkürler ziyaret için 😊🤚

    YanıtlaSil
  9. çayın kokusu buralara kadar geldi bizi de davet etmediler ama bir baskın yapabiliriz bence :P

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çayın kokusunu gönderebilmişsem tamamdır Lerzancığım. Yapın tabi bir sürpriz. Çok sevinir Defne 👍😊😍🌺🎈🤚

      Sil
  10. Ayy ne kadar aynı ben bir yazı. Çiçeklerin hep bize sessiz ama çok şey anlattığını düşünürüm. Bir kaç gün sulamayı unutsam kendimi kötü hissederim. Her canlı bize Allah'tan emanet. iyi bakmalı çokça sevmeli

    YanıtlaSil
  11. Evet hepsi de kutsal emanetlerimiz Sevda😊🌺🤚

    YanıtlaSil
  12. hihi çok tatliş gidiyo, bi daaki bölümde herhalde kahvaltı olcaaak :)

    YanıtlaSil
  13. Portakal reçeli tadını merak ettim.Bir ara tarifini yazarsanız memnun olurum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu yaz ilk kez yaptım. Hiç fena olmadı. Galiba "Mis gibi yemek tarifleri" youtube kanalından izlemiştim yapılışını. Karpuz kabuğu reçeli de anlatıyor. Teşekkür ederim ziyaret için 😊🌺🤚

      Sil
  14. Yediğin yedeği çok hoştu 😊Ne tatlı bir sohbettir böyle bakalım neler olacak gönlüne sağlık canım benim sevgiler 😊🌸

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çokkkkk teşekkür ederim canım, sağolasın🙏😊🌺🤚

      Sil
  15. Çok güzel olmuş devamını merakla bekliyorum ☺️

    YanıtlaSil
  16. Hiçbir zaman yalnız değiliz. Hayal gücüne ve düşüncene sağlık kızım...

    YanıtlaSil
  17. Çok sevdim sanki bir an o bahçeye ışınlandım :) Devamını da okuyacağım 💓

    YanıtlaSil
Yorum Gönder
Üst