BAYRAMA BEŞ KALA

Merhabalar Sevgili Blog Ailem,

Bayrama çok az bir zaman kaldı. Küresel salgından dolayı alınan tedbir kararları gereği son iki bahardır çekirdek ailemizle birlikte, oldukça sade bir ramazan süreci geçiriyoruz. Toplu iftarlardan, kalabalık davetlerden kaçınıyoruz. Sıcak pide kuyruklarından, ramazan şenliklerinden, sahur davulcularından, teravihlerden bahsetmek de pek mümkün değil. Sosyalleşme sayılabilecek tek aksiyonumuz; iftara yakın saatlerde, maskenin altına hapsolan gülümsemelerimizi gözlerimizle pekiştirerek katlar arası cereyan ettirmeye çalıştığımız ikram trafiğimiz sanırım. Metropollerde büyük ihtimalle bu da yok. 

Bu süreçlerde alınması gereken pek çok ders alıp, öğrenilmesi gereken pek çok bilgiyle karşılaştık. Pek çok insani duyguyu bir arada yaşadık… Çıkarsamalar yaptık, gözlemledik, düşündük, üzüldük, şaşırdık: Gökdelenler inşa eden, uzaya araç gönderen, robot yapan, büyük veriyi, sanal gerçekliği, yapay zekâyı, simülasyonları yöneten modern insan, gözle görülemeyen bir virüse uzun zaman çaresizce boyun eğdi. Böyle muazzam bir teknoloji çağında, bilim deryasında kendi acziyle belki de ilk kez sınandı. Zengin ile fakir ilk kez aynı anda, eşit şartlarda ölüm korkusunu yaşadı. Bu virüs din, dil, ırk, mezhep, zayıf, güçlü ayrımı gözetmedi.  insanoğlu ilk kez kendi sağlığının yanı sıra hiç tanımadığı kişilerin enfekte olmaması için maske takmaya başladı. Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Türker Kılıç bu durumu ‘Bağlantısal bütünlük’ kavramı ile izah ediyor. Kılıç’a göre; bu kültürün ilk öğretisi; ‘kendini geliştirmek istiyorsan işe yanındakini geliştirerek başla’ ilkesidir. Hastalanmak istemiyorsan önce yanındakini enfeksiyondan koru’ malısın.

Fedakârlık kavramının evrensel düzlemde ilk kez deneyimlendiğini ifade eden Profesör  Kılıç; yaşadıklarımızı “yaşamdaşlık” kavramıyla da örtüştürüp 'orman-yaprak' metaforuyla şu şekilde izah edebilirz diyor: ‘yaprağın’, ormanın kendisi için var olduğu zannından kurtularak, kendisinin ‘orman’ için olduğu gerçekliğini anlaması gerek.” (Kılıç 2020. Korona Salgınından Ne Öğrendik? Herkese Bilim Teknoloji, Sayı 218, 29 Mayıs 2020).

Seneye ramazanı eskiden olduğu gibi kalabalık sofralarda, özlemini çektiğimiz o güzel gelenekleri ifa ederek doya doya yaşayabiliriz, inşallah. Eski ramazanları yâd etmişken, biraz nostalji yapmak isteyenler, yıllar önce kısa film olarak çekilen ve TRT 1'de yayınlanan, benim de izlemekten hiç bıkmadığım “Kısa'ca Ramazan-5 Yaş Sendromu” adlı videoyu izleyip tazelenebilirler.  Koronasız, sağlıklı, huzurlu, sevdiklerimize sıkıca sarılacağımız o güzel bayramlara en kısa zamanda kavuşmak dileğiyle...RAMAZAN BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN...