KİŞİNİN KENDİSİYLE İLETİŞİMİ

 

Heyyyy kendimm,

Merhaba, orada mıyımmmm?

 

Göze, kulağa bir tuhaf geliyor değil mi?

Fakat aslında içimizde hep olagelen bir durumdan; yani insanın dış ortamla olduğu kadar kendisiyle de sıkı bir iletişimde olma halinden bahsediyorum.

Peki insanın kendisiyle iletişimi ne demek?

İnsan kendisiyle nasıl iletişim kurar?

Ya da insan kendisiyle iletişim halindeyken tamamen özgür müdür? 

Bakıldığında kişinin çoğu davranışları, aslında içsel iletişiminin bir dışa vurumudur. İletişim uzmanı Prof. Dr. İrfan Erdoğan’a göre; kendisel iletişim; “Bireyin kendi kendisiyle konuşması, düşünmesi, kendi sorunlarını kafa yorarak çözüm yolu araması/bulması, gündüz ve gece hayal/düş kurması, plan yapması, kendisi ve yaşamıyla ilişkili her şeyi değerlendirmesi.” anlamına gelmektedir. 

Yine Erdoğan’a göre; aslında en sık ve en yoğun iletişim insanın kendisiyle olan iletişimidir. Bu iletişim yalnızca uyku halinde zayıflar. Çünkü rüya görerek kişinin kendi içinden gelen mesajları alması da içsel iletişim örneklerinden biri olarak gösterilmektedir.

İçinde bulunduğumuz koşullar kendimizle olan iletişimimizde belirgin rol oynar. Örneğin yoksul bir ortamda yaşam süren bir insan ile varlıklı bir ortamda yaşam süren bir insanın hayata dair umutları, beklentileri, planları farklı farklı olabilir. “El alem ne der, olmaz, uygun düşmez”  gibi engelleyici bir takım tercihler de aslında kendimizle olan iletişimimize tesir eder.

Kişinin kendisiyle olan iletişiminde; koşullar bazen mücadele etmeyi, bazen karşı koymayı bazen de boyun eğmeyi gerektirebilir. Kişi bazen görmeye bile katlanamadığı birine gülümsemek zorunda hissedebilir. Bu örnek kişinin üzerindeki dış baskının bir tezahürüdür. Dolayısıyla, kişinin kendisiyle olan iletişiminde, devamlı bir tartma-biçme halleri, karar vermeler, vazgeçmeler gibi durumlar söz konusudur. Ve burada kişi tamamen özgür değildir (Erdoğan, 2011).

Bana göre, kişinin kendisiyle olan içsel iletişimi ne kadar sağlıklıysa çevresiyle olan iletişimi de o denli sağlıklı olacaktır. Her zaman dengede olmak elbette mümkün değildir. Fakat bu uğurda çaba sarf etmek gerekir. Bunun için de insanın öncelikle kendisini; becerilerini, güçlü ve zayıf yönlerini tanıyıp bilmesi, buna göre kendine yön vermesi gerekir. Ayrıca kendilerine her zaman uzak-yakın; büyük-küçük; faydalı hedefler koyan insanlar, çevrelerindeki problemlere odaklanmaktan ziyade yaptıkları işle meşgul olarak zihinlerini berrak tutarlar. Zihni berrak olan insanlar, kendilerini daha değerli hissederler. Kendilerini değerli hissedenler ise hem kendileriyle hem çevreleriyle daha güçlü bir iletişim kurarlar.

 

Peki ya sizde durumlar nasıl?

Kendinizle aranız iyi mi?

Sürekli çaba halinde misiniz, şikâyet halinde misiniz, kıyasta mısınız, dengede misiniz?

Kendinizle iletişiminizde yeterince özgür müsünüz?

Öz şefkatiniz var mı? Kendinizi kolaylıkla affedebilenlerden misiniz? Yoksa devamlı kurup kaldıranlardan mısınız?

 

Kaynak: Erdoğan, İ. 2011. İletişimi Anlamak. Pozitif Matbaacılık, Ankara.

Not: Resim Gerd Altmann tarafından Pixabay'a yüklendi