ANNELER GÜNÜ

9

KUTALAMA YAZISI

Merhabalar,

     Anneler Günü yaklaşıyorken "Anne Bebek Dergisi"nin mayıs sayısı için hazırlamış olduğum yazımı sizlerle de paylaşmak istedim. Derginin bu ayki sayısı yine dopdolu. İçeriğin tamamına dijital e-dergi uygulamalarından ücretsiz bir şekilde ulaşabilirsiniz. Keyifli okumalar dilerim.

 

     “Bir çocuk doğduğu anda bir anne doğmuş olur.” der, mistik guru; Osho. Gerçekten de öyle değil midir? Annelik; kutsal emanetlere eşlik etmek için bir nevi yeniden doğmak, kendini yeniden yapılandırmaktır. Öncelikleri, istekleri, ihtiyaçları yeniden düzenlemektir. Yenilenmek, öğrenmek, öğretmektir. Koşulsuz, beklentisiz sevme halinin yanı sıra süregelen bir endişe duygusudur aynı zamanda. “Yeterince iyi bir anne miyim” diye sürekli sorgulama durumu, model olma sorumluluğu, salt kadın kimliği ile daha ince, daha nahifken annelik misyonuyla dağları delme arzusu… Velhasıl aynı anda pek çok hissiyatı içinde barındıran çok özel bir dönemeç annelik. Kaygıları dengeleyip aynı anda anneliğin lezzetini alabilenler, bu yüce duyguyu en güzel şekilde deneyimleyenlerdir kanımca.  

Bebekler, çocuklar, hiç büyümeyen evlatlar ailelerine eşsiz güzellikler yaşatırken ciddi sorumluluklar da yüklerler. Dr. Gülseren Budayıcıoğlu; "Çocukların kaderini en çok anneler yazar" der. Çünkü bizim gibi toplumlarda çocuklar daha ziyade annelerinin himayesinde büyür, hayata onların baktığı pencereden bakarlar. Dolayısıyla toplumun değişimi, dönüşümü için kız çocuklarının, kadınların eğitimi çok önemlidir. O halde evlat yetiştirme sorumluluğunun önemli bir kısmını yüklenen/yüklenmek zorunda bırakılan annelerin refahı ve mutluluğu da çok önemli olmalıdır. Anneye kendini rehabilite edebilecek özel anlar, özel alanlar tanınmalıdır. Burada başta eş olmak üzere aile bireylerinin her birine önemli görevler düşer. Baba, evin temizliği/düzeni, çocukların bakımı hususlarındaki eşlikçiliğini bir lütuf gibi değil, ortak alanda alması gereken sorumluluğun bir parçası olarak görmeli ve o şekilde sunmalıdır.

Yalnız bırakıldıkları için ya da bunu bizzat tercih ettikleri için kendilerini ailelerine, çocuklarına feda eden, çocuklarının mutluluğunu kendi mutluluğunun önüne koyan, kişisel ihtiyaçlarını mütemadiyen erteleyen anneler de vardır kuşkusuz. Bu gruba giren anneler çoğunlukla kurban rolündedir aslında. Hatta bu tutumun kendilerine verdiği zararı ancak sağlık sorunları baş gösterdiğinde anlayabilirler. Takıntılı bir şekilde her konuda mükemmel olmaya çalışmayan, kurallar silsilesini sevgisinin önüne şart koşmayan, kendisini devamlı diğer annelerle, çocuğunu diğer çocuklarla mukayese etmeyen, hak ettiği değeri, öz saygıyı kendine gösterebilen anneler güçlü ve mutlu annelerdir. Sağlıklı bir toplumu ise güçlü ve mutlu anneler inşa eder.

Malum olduğu üzere her canlı günü geldiğinde terk-i diyar eyler. Bazen bazı annelerin ömrü vakitsizce nihayete erdiğinde anne evlat birlikteliği hazin bir şekilde sona erer. Burada sorgulanması gereken birlikte geçirilen sürenin uzunluğundan çok kalitesidir. O yüzden de anneyle geçirilen kaliteli zaman dilimi üzerinde biraz durmak gerekir. Örneğin bir insan, doğduğu andan yuvadan uçtuğu ana kadarki süreçte annesiyle ortalama ne kadar zaman; kaç yıl, kaç ay, kaç gün, kaç dakika farkındalıklı bir geçmişe sahip olabilmiştir?

Kabaca hesaplamak için çocukluğumuza inmek yeterlidir. Görülecektir ki geçmişe dair hatıralar, özellikle yedi sekiz yaşlarından itibaren daha net bir şekilde canlanmaya başlamaktadır. On sekiz yaşında tahsil yapmak ya da çalışmak gibi türlü gerekçelerle evden/kentten ayrılmak gerekliliği hesaba katıldığında annelerimizle kesintisiz ve farkındalıklı olarak sadece yaklaşık bir “on yıl” geçirmiş olduğumuz ortaya çıkmaktadır. On yıl değil, on ay değil, on gün bile anne sevgisi, anne sıcaklığı tadamayanlar vardır elbette. Fakat normal şartlar altında, söz konusu anneyse yüz yılda da geçse asla kafi gelmez, öyle değil mi? 

Hayat her birimize ayrı ayrı, her bir yaşam evremizde türlü türlü roller biçer. Bazen güçlüyü bazen zayıfı; bazen zengini bazen fakiri; bazen patronu bazen işçiyi oynarız… Rolün hakkını layığı ile veremediğimiz zamanlar olur elbette. Fakat tek bir rol vardır ki o rol, yani “annelik rolü” pek hata kabul etmez. Çünkü burada yapılan telafisiz, büyük hatalar tüm topluma, tüm ülkeye mal olur. 

Annelik, ebeveynlik bir sanattır. İnce işçilik ister. Koşulsuz sevgi, derin şefkat ister. İlgi, özen, karşılıklı güven ister. Öz benliğe, özel alanlara saygı ister. Zamanın ruhuna uygun bir rehberlik ister. Bu hususta Halil Cibran’ın şiirsel ifadelerini hatırlamadan geçmek olmaz: 

 


İçinde derin ummanlar barındıran annelerin her biri biriciktir. “Yaşamdaki güzel şeylerin çoğu ikişer, üçer, düzinelerle ve yüzlercedir. Sayısız yıldız, gül, kardeş, hala ve kuzen vardır; ama anne tektir” diyen Kate Douglas Wiggin, bu yegâneliği tesirli sözleriyle gözler önüne sermektedir.

Sadece size özel, sadece size özgü, sizden sorumlu biricik anneleriniz, kanatsız melekleriniz hayatta ise eğer; onlara sıkı sıkı sarılın, ortak anları, ortak anıları çoğaltmaya, kırgınlıklarınız varsa vakit varken onarmaya bakın. Anneyle muhabbet; evin bereketi, duaların kabulüdür, bunu hep hatırlayın. Onlara sık sık sevgi sözcükleri fısıldayın, yılın tek günü değil her günü özel olduklarını hissettirin. “Bir Anne tüm dünyayı değiştirebilir...” bunu sakın unutmayın.   

Bu vesileyle, cephede şehit olan, depremde, salgında, trafikte can veren, üç yanı denizlerle çevrili güzel ülkemde deniz yüzü, gün-güneş yüzü göremeden göçüp giden annelerimize Allah’tan rahmet dilerim. Çok isteyip de anneliği tadamayan bu uğurda tüm umutlarını taksit taksit tedavi yöntemlerine bağlayan, ilaca, hormona maruz kalan, hazırladığı bebek odasına kilit vurmak zorunda kalan tüm anne adaylarımıza sağlık, moral, güç, kuvvet dilerim. Anne duasından mahrum kalanlarımıza “dualar müşterektir” demek isterim. Ayrıca on beş yıl önce ebediyete intikal eden rahmetli annemin yerine koyduğum kıymetli kayınvalidemin, koca koca yürekleriyle annelik mertebesinin hakkını verenlerin, anne olmasa da anne şefkati taşıyanların, karnında değil kalbinde büyütenlerin şehit-gazi annelerinin, patili yavruları olanların, kitap annelerinin ve tüm anne adaylarının “Anneler Günü”nü can-ı yürekten kutlarım. Yıldızlı sevgilerimle…

 


Yorum Gönder

9 Yorumlar
  1. Ah ahh anne bu hayattaki en büyük acımdır benim...
    Geçirdiğimiz 26 yılın içerisindeki hatırladığım tüm anılarımda öylesine güzel, öylesine özel ki... Aslında biraz da ben annemin annesiydim sanki... Hemen hemen her şeyin ilkini birlikte yaptık. İlk pizzayı birlikte yedik, AVM'ye ilk defa birlikte gittik, denize ilk defa birlikte girdik-aslında yüzme bilmediğimiz için yürüdük de diyebilirim :)- Anneme okumayı ben öğrettim, ilk kitabımızı birlikte okuduk, üniversite mezuniyetime birlikte gittik, ilk iş görüşmeme bile birlikte gittik!
    İlk aşkımı her şeyimi korkusuzca anlatabilirdim anneme... O yüzden kendimi çok şanslı görüyorum aslında ama gelin görün ki en beklenmedik zamanda birlikte gelinlik modelleri baktığımız zamanda bir anda kaybettim annemi...
    Şimdi kendim de anneyim ama asla annem gibi bir anne olamam gibi hissediyor ve biraz da korkuyorum.
    Gerçekten anneliği layıkıyla yerine getiren, anne olmak isteyip de olamayan, bir kediyi, köpeği, kuşu bile evlat gibi bağrına basabilen, kalbi güzel tüm insanların anneler günü kutlu olsun! (:

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ahhh, ahhhh... Yazdıklarını okurken içim sızladı. Anneciğine Allah'tan rahmet dilerim. Mekanı cennet olsun. Işıklar içinde uyusun. Harika bir anne olduğuna eminim. İstisnalar hariç kadınlara doğuştan kodlanmış bir duygu "annelik". Senin de anneler günün kutlu olsun. Kuzucuğunla birlikte pek çok ilki sağlık, neşe ve mutlulukla gerçekleştirmeniz dileğiyle :))

      Sil
    2. Çok teşekkür ederim :)
      Amin, inşallahhhh ...

      Sil
  2. annelik, gerilim dizilerinin gözde konularından, kadın uyanır kabustan, bebeğine bakamadığını görmüştür rüyasında, kötü anne miyim diye düşünür :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evetttt dizilerde çokça işleniyor Deep. Sevgiler 😊🤚

      Sil
  3. Kalemine sağlık, ne güzel anlamlı bir yazı olmuş. :) Annelerin görevi zor ve önemli. Babalar da bir o kadar sorumlu halbuki. Çocuğun eğitimi önce ailede başlar. Fazla sıkmak kötüyse fazla serbestlik de iyi sonuçlar doğurmuyor. Mesela evladını çok seviyor diye anne onun kusurlarını görmezden gelip evladı dünyadaki tek çocukmuş gibi davranırsa bunun zararını da toplum çekiyor. Anneler günün kutlu olsun. :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Annelik aynız zamanda hassas dengeler kurma sanatı Duygucuğum. Çok teşekkür ederim güzel yorumun ve güzel dileklerin için 🥰🤚

      Sil
  4. Evet, dünyanın en zor rolüdür, annelik. Evlat sevgisi, başka sevgiye benzemediği gibi anne sevgisi de başka sevgilere benzemez. Tarifi yoktur o sevginin.
    Yıldız Hanım, yüreği okşayan bu yazı için can-ı gönülden tebrik ediyorum sizi. Yılın bir günü değil her gününüz anneler günü tadında olsun. Emeğiniz dert görmesin. ❤️

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Nazlı Hanım. Zarif yorumunuz, güzel dilekleriniz için çok teşekkür ederim. Sevgilerimle 🙏🥰🌺😊

      Sil
Yorum Gönder
Üst