Merhabalar,
"Hala giriş yapamadım" diye uzattıkça uzattığım “Hiçbir Şey İçin Geç Değil” konu başlığıma, "2" eklentisiyle birlikte nihayet geri dönüyorum.
Hayatta hiçbir şey için geç değildir, ya da geç olmamalıdır. Bunu bize anlatan öyle çok örnek, öyle güzel söz, öyle çarpıcı yaşanmışlıklar var ki aslında;
Hayatta hiçbir şey için geç değildir, ya da geç olmamalıdır. Bunu bize anlatan öyle çok örnek, öyle güzel söz, öyle çarpıcı yaşanmışlıklar var ki aslında;
Yazarlarını bilemediğim ancak yaşanmış birer hikaye olarak alıntıladığım aşağıdaki paylaşımlardan da çıkaracağımız çok şey olsa gerek;
Okulun ilk günü, ilk derste profesörümüz, önce kendini tanıttı, sonra "Bu yıl, yepyeni bir öğrencimiz var. Çok ilginç biri bakalım bulabilecek misiniz" dedi... Ayağa kalkıp etrafa bakmaya başlamıştım ki,yumuşak bir el omzuma dokundu... Döndüm... Yüzü iyice kırışmış bir yaşlı hanımefendi, bana gülümseyerek bakıyordu... "Ben Rose" yakışıklı dedi... 87 yaşındayım. Madem tanıştık seni kucaklayabilir miyim?" Güldüm... "Tabii" dedim... "Hadi sarıl bana..." Öyle sımsıkı sarıldı ki... "Bu kadar genç ve masum yaşta üniversiteye niye geldin" diye şaka yaptım.. Minik bir kahkaha ile yanıtladı:
"Buraya zengin bir koca bulmaya geldim. Evlenip birkaç çocuk doğuracağım. Sonra emekli olup dünya turuna çıkacağım..."
Dersten sonra kantine gidip, birer sütlü çikolata içtik. Hemen arkadaş olmuştuk. Ertesi gün ve ertesi üç ay, sınıftan hep birlikte çıktık ve hep kantinde lafladık... Öyle akıllı ve öyle deneyimliydi ki onu dinlerken derslerden daha çok şey öğrendiğimi hissediyordum.
Sömestr boyunca Rose, kampüsün ilahesi oldu. Nereye gitse etrafı çevriliyor, çok çabuk arkadaş ediniyordu. İyi giyinmeyi seviyor, diğer öğrencilerin ilgisini çekmeye bayılıyordu. Rose hayatını yaşıyordu. Hepimizden daha canlı, daha dolu yaşıyordu...
Sömestr sonunda, Futbol Balosuna davet ettik Rose'u... Konuşma yapması için... Orada bize verdiği dersi unutmama imkan yok...
Konuşmasını önceden hazırlamış ve bir yığın karta kocaman kocaman yazmıştı. Elinde bu deste ile kürsüye yürürken, kartları elinden düşürdü. Konuşma darmadağın olmuştu. Şaşkın, biraz da utanmış mikrofona doğru eğildi...
"Ne kadar beceriksizim, değil mi?... Özür dilerim... Şimdi bu kartları toplasam bile onları yeniden sıraya koymam mümkün değil... Onun için en iyisi ben size aklımda kalanları söyleyeyim, olur mu?"
Biz kahkahalarla gülerken, o bardaktan bir yudum su aldı ve konuşmasına başladı:
"Yaşlandığımız için eğlenmekten, oynamaktan, yaşamaktan vazgeçmeyiz... Eğlenmek ve yaşamaktan vazgeçtiğimiz için yaşlanırız. Genç kalmanın, mutlu olmanın ve başarıya ulaşmanın sırrı hergün gülebilmek ve yaşama katacak mizah bulmaktır... Bir rüyanız olmalı mutlaka... Rüyalarınızı kaybettiniz mi, ölürsünüz. Etrafımızda dolaşan pek çok kişi aslında ölü ve bundan kendilerinin bile haberi yok...
Yaşlanmakla, büyümek arasında çok büyük bir fark vardır... Eğer 19 yaşındaysanız ve bir yıl hiçbirşey yapmadan, hiçbirşey üretmeden bir yıl sırtüstü yatarsanız, sadece bir yaş yaşlanır, 20 olursunuz... Herkes bir yılda, bir yaş yaşlanır. Bunun için özel bir yetenek ya da bilgiye ihtiyaç yoktur. Oysa bir yaş daha büyümek için mutlak birşeyler yapmak, üretmek, kendini geliştirecek fırsatları bulmak ve kullanmak gerekir.
Asla pişman olmayın... Biz yaşlılar, genelde yaptıklarımızdan değil yapmadıklarımızdan pişman oluruz çünkü... Ölümden korkan insanlar, pişman olanlardır... Pişman olmaktan korktukları için hiçbirşey yapmayanlardır..."
Ders yılı sonunda Rose, yıllarca önce başlayıp, yaşam mücadelesi içinde ara vermek zorunda kaldığı üniversiteyi derece ile bitirdi...Mezuniyet töreninden bir hafta sonra, uykusunda, huzur içinde öldü. Cenaze törenine 2 binden fazla üniversite öğrencisi katıldı. "Yapabileceğimiz herşeyi yapmak için asla geç olmayacağını" hepimize öğreten bu muhteşem kadının anısına layık bir törendi bu...
Yaşadığı şehirden, bulunduğu ortamdan kısacası
yaşantısından sıkılan bir adam, cebindeki az miktar para ile yanına hiçbir şey
almadan bulunduğu kenti terk ederek, daha önce hiç bilmediği bir ülkeye gitmiş.
Oraya henüz alışmaya çalışırken birden bir ses duymuş. Bir çığırtkan, avazı
çıktığı kadar meydanda bağırıyormuş:
-Tiyatro! Gelin! Kaçırmayın! Bu akşam Tiyatro!...
Adam hayatında hiç tiyatroya gitmemiş ve inanılmaz
derecede merak etmiş. Biletin nereden alındığını öğrenmiş. Bilet fiyatı
cebindeki tüm para kadar olmasına rağmen hiç tereddütsüz bileti almış. Başlamış
merakla oyunu izlemeye...
Oyun bitmiş, herkes dağılmış ve bizim meraklı öylece
kalmış, izlediği muhteşem oyun karşısında. O sırada temizlikçi tarafından salonu
boşaltmak için ikaz almış.
Adamsa:
-Bana müdürünüzün yerini söyler misiniz? Onunla bir şey konuşmam gerek, demiş.
Seyrettiği oyunun etkisi ile müdür ile konuşmuş ve ne
olursa olsun, ne iş olursa olsun buranın bir parçası olmak için çalışmak
istediğini belirtmiş.
Müdür çok şanslı olduğunu, şu sıralarda bir temizlikçi
aradığını fakat önce onu denemesi gerektiğini ifade etmiş ve denemek üzere
aylardır el değmemiş bir kütüphanenin temizliğini uygun bulmuş.
-İşte burayı temizle. Eğer beğenirsem seni işe alırım, demiş ve gitmiş.
Tiyatro aşkının verdiği şevk ile temizlik beklenenden
kısa sürede bitmiş. Müdür odayı görmeden adamın samimiyetine inanmamış. Onu
diğerleri gibi işi savsaklayan biri sanmış. Fakat odanın temizliğini görünce
hayretler içinde kalmış. Aylardır içeriye girilmeyen oda gıcır gıcır oluvermiş.
Müdür bu çabuk ve becerikli adamı işe almaya karar vermiş.
-Tamam seni işe alıyorum!
-Fakat benim yatacak yerim yok.
-O zaman burada yatarsın ve işe daha erken başlarsın.
İstediği olan tiyatro tutkunu, huzurlu bir şekilde odayı
terk ederken müdür;
-Adın neydi senin buraya yazalım, demiş. Aldığı cevap
ise,
-William! William Shakespeare! olmuş.
Shakespeare tiyatro yaşantısına işte bu şekilde
başlamış sevgili dostlar! Tam 40 yaşında! Geç tanışsa da bu yola kendini adamış. Bu konuda büyük
bir azim ve kararlılık sergileyip büyük bir fedakârlık göstermiş. Meslek hayatı boyunca,
sadece üç saat uyuyarak yaşamını sürdürmüş. Sabah erken kalkıp provasını
yapıyor, oyununu oynuyor ve akşam yeniden oyun yazıyormuş! Bu böyle sürüp
gitmiş...
Yeter ki yürekten isteyelim ve bunun için çaba sarf edelim...
Hiçbir şey için geç değil!
Kaç yaşında olursak olalım...!
Sizce de öyle değil mi?
Sizce de öyle değil mi?
Ne güzel geldi bu yazı, teşekkürler :)
YanıtlaSilBen teşekkür ederim Handanım🙏😍🤚
SilAyy moral buldum sabah sabah
YanıtlaSilNe mutlu😀. Teşekkür ederim canım 🌷🤚
SilHarika bir yazı olmuş :)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim 😊🤚
SilÇok etkilendim Yıldız kızım. Birinci bölümdeki kadının başarısı yadsınamaz. Orada bir söz var ki doğruluğu ne kadar acıtıcı aslında "Etrafımızda dolaşan pek çok kişi aslında ölü ve bundan kendilerinin bile haberi yok...
YanıtlaSilİkinci bölümde William Shakespeare'in hikayesini okurken o kadar etkilendim ki anlatamam. Paylaşım için teşekkürler canım :)
Ben teşekkür ederim Ece ablacığım. Özlemişim sizi😍🌷🤚
SilBen de seni canım :))
SilOooo..
YanıtlaSilYaşlanmış hissettim kendimi :(
Yok yok, yaşlanmak için daha çok uzun yolumuz var inşallah:))
Silbenim de hayat mottom budur. Hiç bir şey için geç değil. Sonuna kadar gidebilecek cesaretin varsa tüm hayaller gerçekleşir.
YanıtlaSilTüm hayallerin gerçekleşecek demek ki Lerzan :))
SilSürekli hatırlamamız gerek nefes aldığımız sürece vazgeçmemeyi kendimizden..
YanıtlaSilŞİiir gibi bir katkı olmuş, teekkür ederim :))
SilÇok harika bir yazı; zararın neresinden dönülse kardır. diye bir atasözü vardır. Bence de hiçbir şey için geç değildir. Çok teşekkürler.
YanıtlaSilEvet, zararın neresinden dönülürse kardır. Ben teşekkür ederim Fatih Bey :))
Silevet evet geçmiş yok hemen unutcaaaan bırakacan geçmişiiii hergün yeni bir gün eveeet hayatımızın ilk günüüüüü eveeeey :)
YanıtlaSilHergün yeni bir gün, yeni umutlar, yeni başlangıçlar....
SilÖlene kadar hiç bir şey için geç değil 😊
YanıtlaSilGeç değil Derya'cığım, olmamalı :))
Silİstemek... Bence de en önemlisi bu. :))
YanıtlaSilBen de beklerim blog'a, sevgiler :)
Son yazına uğradım. Selamlar :))
SilHarika harika hikayeler 😀
YanıtlaSilTeşekkür ederim Cem :))
SilMükemmel bir motivasyon yazısı oluş
YanıtlaSilEditöre teşekkür ederiz
Ben teşekkür ederim Sibel :))
SilÖrnek hikayelerden etkilenmemek elde değil Yıldız hanım.Büyük keyif alarak okudum.Zaman zaman kendimizi ve hatta çevremizdeki dostları ve insanların kendilerini sorgulamak adına böyle yazılar yazmanın faydası olduğu kanaatindeyim..Bir kişiye faydanız dokunsa kardır.İnsanoğlu çoğu kez duyduğunu değil, okuduğunu tatbik edermiş. Söz uçar yazı kalır:)
YanıtlaSilBen de sabun köpüğü misali elimizden kayıp giden hayat treninin "kendini bulma, kendini keşfetme vagonuna" 44 yaşlarında binebildim. Yıllarca robot misali kariyer peşinden koştuğumuzdandır, kendimi tanıyamadım, kendime vakit ayıramadım.Ta ki eşimin baskısı ile aldığım bir fotoğtaf makinası hayatımın tamamını değiştirdi diyebilirim.
Geri planda kalmayı tercih eden, sosyal ortamlarda bir parça rahatsız olan, insan ilişkilerinde köşeleri olan ben adeta ters yüz oldum. Çok samimi söylüyorum içimde benden birkaç tane daha varmış. En keyiflisini olan "ben" i çıkardı fotoğraf.. Üç yıl sonra yine can parem eşimin baskısı ile yazmaya başladım. O da diğer ben'i ortaya çıkardı. Birkaç yıla kadar bir fotoğraf sergisi belki bir kitap hedefim var.
İnsanın içinde bir başka olumlu insan ruhu olduğu kanaatindeyim. Yeter ki ortaya çıkması için bir parça gayret edelim.
Çok sevdim bu motivasyon dolu yazınızı.Ellerinize sağlık.
Sevgiyle kalın..
Şimdiye kadar aldığım en uzun yorumlardan biri oldu Taner Bey. Teşekkür ederim değerli görüşleriniz ve samimi katkılarınız için. Hepimizin içerisinde geç keşfettiğimiz hatta kefedemediğimiz ne cevherler var kim bilir? İnşallah en kısa zamanda fotoğraf serginizi açar, kitabınızı yazar, bizleri de nasiplendiririsiniz. Ne demişler hiçbir şey için geç değildir :))
SilKalınız sağlıcakla :))
Tekrar yazdığını görmek harika evet hiç bir şey için geç değil canım.
YanıtlaSilTekrar yazmak için de geç değil😇😇🌷🤚
SilBir kaç gündür sürekli geçmişte yapmak isteyip yapamadıklarımı düşünerek kendime azap çektiriyorum, bu yazıyı okumak çok iyi geldi. Kaldığımız yerden devam etmeyi bilsek belki geçmişte yapamadıklarımızdan bile güzel yarınlar doğurabiliriz.
YanıtlaSilÇokkkkk sevindim 👍🌷🤚
Silher zaman her şeyi yapma azminiz ve cesaretini olması dileği ile çok güzel bir yazı olmuş artık gençlerin bile hayattan beklentisi yokmuş gibi yaşaması çok üzüyor beni teşekkür ederiz.
YanıtlaSilhiçbir şey için geç değil. Usta sanatçılar en güzel eserlerini 40 yaşlarından sonra vermediler mi? her doğan günde mutluluğa açılan kapılar var tabi bulabilenler için
YanıtlaSilGece gece moral oldu bana bu yazı :)
YanıtlaSilEvet hiç bir şey için geç değil, okulda yaşlı bir ingilizce öğretmenim vardı çince öğrenmek için kursa başlayacağını söylüyordu umarım ömrü yetmiştir.
YanıtlaSil